Ah Bir Yeşillense Fındık Dalları

0
934

Abdullah Aysu

Atınca mangalda kül bırakmayan cinsinden laf çok! Lafların çoğu doğru, fakat çoğu boş çuval misali dikine durmaz. İçi boştur. Boş laflar, söyleyenlerine kazandırır, dinleyenlerine, uyanlarına kaybettirir.

Mesela fındık üretiminde dünya birincisiyiz. Dünya fındık üretiminin yüzde 70’ini Türkiye tek başına üretir. Türkiye tarımsal ihracatının en önemli kalemlerinden biridir, fındık. Bunları söylerken gururlanır, hindi gibi kabarırız. Söylemler de kabarmalar da bir işe yaramaz oysa ki. Çünkü fındıkla ilgili politikalarımız kökten yanlıştır. Onun için eğri ok misali hedefi bir tülü vurmaz.

Fındık hasad mevsimine yakın zamanda yalanlar, yanılsama yaratacak açıklamalar birbirini kovalar. Her yıl fındık rekoltesi yüksek açıklanır. Arkasından fındık bu sene çok, elde kalacak teranesi ortaya atılır. Bu yöntem ile fiyat aşağı çekilir. Bu da yetmez; “fındık üreten ülkelerde fındık rekoltesi fazla” denir. “Onlarla rekabet edemeyiz, onlar satar, biz satamayız” korkusu kamuoyuna pompalanır.

Bu açıklamalardan sonra çiftçi panikler. Tüccarlar tarafından belirlenen fiyatlarla alınteri fındığını elden çıkarır. Her sezon böyle kanar. Çırak çıkar köylü. En önemli ihracat kalemimiz fındığın kaymağını böylece üç beş tane tüccar yer.

Bütün bu olup bitenleri Ankara bilir bilmezden gelir. Zaten çiftçilerin örgütü FİSKOBİRLİİK’in elini kolunu bağlayan kanunu Ankara çıkarmamış mıdır?

Fındık hasad mevsimi gelir çatar. Yaşanılanları bilmez, görmez, duymaz. Bu üç organı fındıkla ilgili devre dışı kalır, seçim arifesine kadar Ankara’nın.

5-10 adetten mürekkep fındık tüccarı daha fındık ortada yokken kıştan gider alıcılarıyla (ithalatçılarla) sözünü keser, fiyatı belirler. Hasad mevsimine yakın her seneki yalan ve yanılsamalarını sahneye koyar. Fındığı köylüden ucuza kapatır. Tüccar memnun. İthalatçı fındığı yok pahasına ele geçirdiği için mutlu. Her iki kesim memnun mutlu bir biçimde kasasını şişirir. Olan çiftçiye olur. Fındığa, toprağa, çiftçiliğe her geçen gün yabancılaşır, çiftçi. Aileden bir kaçı aşını ekmeğini yad ellerde çıkarmak için yollara düşer. Varır şehre. Köyde geride kalanlar ile şehre göçenler “hasret ne yana düşer usta” diye kederlendikleriyle kalırlar.

Fındığı aileleri için aş, ekmek belleyen mevsimlik tarım işçileri düşer bu kez yollara. Bin bir azapla varır ekmek kapısına. Yolda umutlar büyütmüştür. Yoldaki hesap, köydeki hesaba uymayacaktır. Fındık çiftçisinin kazanç umudu hasad öncesi köreltildiği için başlar mevsimlik işçinin yevmiyesini törpülemeye. Kardeşin kardeşe kırdırıldığı savaşların bir başkasına sahne olur fındık diyarları. Buralarda köylü emekçi ile mevsimlik işçi emeği başlar çarpışmaya. Bu çarpışmanın galipleri başkaları olduğu için kaybeder iki taraf.

Ankara fındık ihracatçılarının önünü açmış, görevini tamamlamıştır. Memnun. Fındık tüccarı ihracatçı parasını istiflemiştir. Mutlu. Fındık üreticisi emekçi ile mevsimlik işçi elde var sıfırlarla kalakalmıştır orta yerde. Üzgün. Emekçiler umudunu bir başka mevsime ertelemiştir yine. Kır emekçilerinin karnına bir tekme atsan karnından kırk umut dökülür öbür sezona.

İkisi bir olsa, mevsimlik işçi yevmiyesini fındığa biçilen fiyatın oranına bağlasa ve fındık fiyatı için mücadeleyi ortaklaştırsalar, bak nasıl yeşillenir fındık dalları.