Artvin sivil mimarisi

0
1504

Ebru Yılmazlar

Artvin yöresine özgü dağınık yerleşme modelinde evler, yamaçlarda çoğu zaman aile ölçeğinde birkaç evlik gruplar halinde ve bazen birbirinden bir iki kilometre mesafede konumlanır. Patikalardan yürünüp evlere ulaşıldığında zorluk unutulur ve asıl heyecan verici olan görüntülerle karşılaşılır.

Artvin halkının geçimi geçmişte tarım ve hayvancılığa dayanmasından kaynaklı olarak genelde iki katlı konutlar ve buna ek olarak bahçe ve hayvan barınaklarıyla yaşama alanları oluşturulmuştur.

Evlerin çoğunda birinci katların yapımında taş kullanılmış, üzerine kerpiç yada ahşaptan ikinci katlar yerleştirilmiştir. Bazı bölgelerde ise evler, ağaç kazıklar üzerine oturtulmuştur. Bu tarz evlerde alt katlar hayvan barınakları için kullanılmıştır. Ayrıca bu durum yağışlı ve nemli bir iklime sahip olan Artvin’de sel ve su baskınlarından da korumuştur. Diğer tip Artvin evlerinde hayvan barınakları kendi bahçelerinde konuttan ayrı olarak konumlanmıştır. Yapılarda üst örtüler ise geniş saçaklı olup çatı altı kirişlerinde yağmurun fazla yağması nedeniyle koruyucu kütükler yerleştirilmiştir.

Konutlar planlama olarak: Tek katlı konutlarda şimdiki hol-antre sisteminden farklı olarak girişi geniş sofalar karşılamaktadır. Ayrıca bu sofalar mutfak ve salon gibi yaşama alanlarını içermekte aynı zamanda yatak odalarına buradan dağılım sağlanmaktadır. Bu sistem sobalı evlerde ısınma probleminden kaynaklı bir planlama tipidir.

İki katlı konutların bazılarında ise mutfak, depo, kiler ve oturma odası gibi bölümler giriş katında yatak odaları ise üst katta sofa etrafında sıralanmasıyla konumlanmıştır.
Bazı iki katlı konutlarda ise giriş yükseltilmiş ve yaşama alanlarına üst kattan girilmektedir. Alt katlar ise hayvan barınakları ya da odunluk gibi işlevlere ayrılmıştır. Bu tarz planlanmış yapılarda balkon hol vazifesi görür ve buradan yaşama alanlarına dağılım gerçekleşir.
Ayrıca konutların çoğunda cumbalar hakimdir. Cumbalar, hem planlamada hem cephede özerklik göstermiştir.Özel oturma köşeleri olarak şekillenip aynı zamanda cephedeki etkisiyle yöresel mimariye kimlik kazandırmıştır.Bazı evlerde tuvaletler dışarıda olmasına rağmen konut içerisinde planlananlarda vardır. Bazı evlerde banyo faaliyeti sofalarda oluşturulan özel bölmelerde gerçekleşmektedir. Konut içinde planlanan tuvaletler varsa banyo faaliyeti de bu alana ayrılmıştır. Konutların bazılarında ise günümüzde ebeveyn yatak odalarında yer alan banyolar gibi gusülhane denilen kapaklı dolaplar bulunmaktadır.
Yörede ahşap malzemeye önem verilmiş, kapı, dolap ve pencereler özenli ağaç işçiliği gözlenmiştir.

Evlerin bahçelerinde genelde serender denilen ek yapılar bulunmaktadır. Yapı dört direk üzerine oturtulmuş bir çeşit odadır. Yerden yüksekliği yaklaşık 5 – 7 metredir. Yapı genellikle kare şeklinde dizayn edilmiştir ve yaklaşık 25 metrekare alana sahiptir. Yapının bölgede yüzyılı aşkın süredir kullanıldığı tahmin edilmektedir. Yapının üstü sac veya harduma adı verilen yassı olarak yontulmuş – kesilmiş tahtalarla örtülerek su geçirmesi engellenmiştir. Ancak yan bölgelerinde 20-30 santim boyunda bi buçuk iki santim genişliğinde ızgaralar bulunur. Bu ızgaraların amacı serenderin içerisine hava girmesini sağlamaktır. Genellikle yiyeceklerin saklanması ve mısır kurutma işleminin gerçekleştirilmesi için kullanılmak maksadıyla yapılmışlardır. Yerden yüksek olması ürünlerin haşerelerden ve yaban hayvanlarından korunmasını sağlar.
Eski tip serenderlerin yapımı artık gerçekleştirilmemekle birlikte bölgenin turistik hale gelmesiyle serender tipinde yerden yüksek odalar yapılmış ve turistlere temalı konaklama işletmesinin ürünleri olarak sunulmaya başlanmıştır. Ancak bu şekilde yapılan yeni serenderler marangoz makineleri ile yapıldıkları için şekil olarak da bir fabrikasyon ürün izlenimi vermektedirler, doğallıktan uzaktırlar, oysa eski tip serenderler hiç bir teknolojik alet ve madeni çiviler kullanılmaksızın yapılmışlardır.
Yapı mutlaka evin dışında bulunur, kesinlikle ev ile serender arasında herhangi bir geçit, köprü bulunmaz, yapıya tercihen akasya ağacından yapılan seyyar iskele ile çıkılır ve inilir. Serender dört köşesinden dikilmiş dört ayrı dik direğin üzerine oturtulmuştur, bu direklerin yukarı kısmına teneke çakılarak kaplanması veya tahtadan dört tekerlek konulması vasıtasıyla yapıya fare ve çeşitli böceklerin ulaşması engellenir. Eski tip serenderlerde, bilhassa eski köklü ailelerin serenderlerinde ince ahşap işçiliğinin güzel örnekleri göze çarpar.

Artvin sivil mimarisi yukarıda bahsettiğim şekilde olmakla beraber günümüzde şehir merkezinde ve hatta köylerde betonarme ve çok katlı yapılara geçiş olmuştur. Ahşap kullanımı yerini betona bırakmıştır. Geleneksel yapısını koruyan köyler ve yayla evleri hala günümüzde bulunmaktadır.