Artvin TMMOB İl Temsilcisi Yavuz Torba Kanunu Eleştirdi

0
645

ARTVİN – TMMOB Artvin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Jeofizik Mühendisleri Odası Artvin İl Temsilcisi Hakan Yavuz, “ülke varlıklarımıza ve haklarımıza torba yasalarla el konuluyor” dedi.

Yavuz konuya ilişkin yaptığı açıklamada; “Yakın zamanda TBMM’de kabul edilen Uluslararası İşgücü Kanunu, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Yatırımcıların Proje Bazında Desteklenmesi, İki İl Merkezinin Değiştirilmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapan Torba Yasa ve TBMM gündeminde olan Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi aynı projenin ürünleri olup, birbirlerini tamamlayan paketlerdir.

Bu paketin içine tüm ülke serveti konulmuştur ve Türkiye Varlık Fonu ile bu servet bir anonim şirkete teslim edilecektir.

Bugün, darbe girişimi bahane edilerek, ülke serveti diyebileceğimiz, kent merkezleri, Cumhuriyetin aydınlanmacı kurumlarının varlıkları, kültür varlıkları, kıyılar, ormanlar, meralar, kentler satılığa çıkarılmıştır. Emekçilerin kıdem tazminatları için biriken fonlara ve bundan sonra zorla tasarruf yaptırılacak bireysel emeklilik primlerine el konulmaktadır. El konulan bu servetin üzerine iktidarın kurduğu Türkiye Varlık Fonu Anonim Şirketi oturacaktır. Şirket iflas ederse, ülke darbe yetmedi bir de müflis konumuna düşecektir.

Türkiye, 14 yıllık AKP iktidarı süresince yeni dünya düzeni, globelleşme, neoliberalizm gibi tanımlamalarla cilalanan vahşi kapitalizmin ekonomik ve sosyal politikalarına tümüyle teslim edilmiştir. Söz konusu düzenlemeler Anayasa’ya aykırıdır.

Ne yazık ki, yargı kararlarıyla kamu yararının korunamayacağı bir dönemi yaşıyoruz. İdari işlem ve kararlar amaç yönünden incelenmemekte, iktidara sınırsız takdir hakkı tanınmaktadır. Bu durum sürdürülemez bir noktaya gelmiş olup, ülke talanına dur demek aynı zamanda ulusal güvenlik için hayati önem taşımaktadır.

Dünya örnekleri göstermiştir ki, ekonomik ve sosyal buhrandan çıkabilmenin tek yolu sosyal hukuk devleti yüzüne dönülmesidir. Ülkeyi satışa çıkaran her devlet yok olmuştur.

TBMM gündeminde bulunan “Türkiye Varlık Fonu Kurulması İle Katma Değer vergisi Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” de sosyal hukuk devleti ilkesinin tasfiyesinin devamı niteliğindedir.

İktidar, siyasal ve ekonomik krizini çözme ve yanındaki sermayeyi tutmak için devlet hazinesi yanında, çalışanların ücreti üzerinden zorunlu biriken işsizlik fonunu, bireysel emeklilik ve özelleştirmeden sağlanacak gelirleri gasp etmektedir. Yasa tasarısının gerekçesinde belirtilen G-20’lerin de varlık fonları olduğu ve bu yolla atıl fonları kullandığı yönündeki iddialar mesnetsizdir. Örnek gösterilen ülkelerde cari açık değil, fazlalık olduğu gerçeği yanı sıra hiçbir ülke, çalışanları ve işsizleri korumak için kurulmuş birikimleri iktidar programlarına heba etmemektedir.

“Türkiye Varlık Fonu Kurulması İle Katma Değer vergisi Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile öne çıkan, ülkenin sahip olduğu varlıkların merkezileşmesi ve bu varlıkların bir anonim şirket eliyle yönetilmesidir. Fonda toplanan varlıkları yönetecek Türkiye Varlık Fonu Anonim Şirketi tüm kamusal denetimden de muaf hale getirilmektedir.

Bu tasarı yasalaşırsa; Özelleştirilen kamu varlıkları ile çalışanların emekleri üzerinden biriken fonlar Türkiye Varlık Fonu Anonim Şirketi’nin sermayesine/mal varlığına dönüşecek, Şirket, özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterecek, Hazine garantisine sahip olan mega projelerin yatırımına çalışanların birikimi ve kamusal varlıklar da tahsis edilecek, Varlık Fonu aracılığıyla hazine garantisine sahip yatırımlara ikinci kez para aktarılmış olunacak, Mega projelerin ihale edildiği ve edilecek olan şirketler iktidarın özel koruması altında olacak, İktidarın sermaye birikimi bu şirketler nezdinde olacak, İktidar gücü, hem Devlet bütçesi hem de çalışanların/emekçilerin özel birikimleri üzerinde her türlü kamusal denetimden muaf transfer hareketlerine sahne olacaktır. Mal varlığı üzerine teminat, rehin, kefalet ve ipotek tesis edilebilecek, Bu şirkette istihdam edilecek personel seçiminde ve yargılanmasında kamu personel rejimi uygulanmayacak. KİK ve İDT hükümlerine tabi olmayacak, Bu şirket hakkında İhale mevzuatı uygulanmayacak, Bu şirketin faaliyetleri Sayıştay denetimine, yani yasama organının denetimine tabi olmayacaktır.

Çalışanların korunması yani kamu yararı için birikmiş fonların aktarılacağı şirket, tüm kamusal denetim ve kamu hukukuna ilişkin tüm hükümlerden muaf hale gelmektedir. Gerekçede belirtilen Kanal İstanbul projesi ülke ihtiyacından kaynaklanan bir proje olmadığı gibi, toplumda tartışılmış bir proje de değildir. İktidarın fantazisi niteliğindeki bir projeye milyonlarca emekçinin katkı koyduğu bir birikimin heba edilmesi kabul edilemez. Bu düzenlemeyle finanse edilecek Akkuyu Nükleer Santrali ise akıl almaz bir yatırım olup, finansörü Türkiye ama gerçekte sahibi Rusya Federasyonu’dur.

Sonuç olarak, yaşadığımız bu kaotik sürecin ülke varlıklarına el konulmasında araç yapıldığını üzülerek görmekteyiz.

TBMM’den beklentimiz bu talana dur diyerek, sosyal hukuk devletine ve dolayısı ile ülkeye sahip çıkmalarıdır” ifadelerini kullandı.