Artvinli Gazeteci, Günümüzde Türkiye’de Yaşayan Gürcü Halkını Araştırdı

0
2299

ARTVİN – Artvin’in Genç Gazetecisi Gürcü Kültürünü araştırarak önemli bir çalışmaya imza attı. Mesleğinin henüz başında yer alan Buket Çelik, 08 Artvin Dergisi’nde yayımlanan araştırma ilk kez Artvin Medyasında da yayımlanıyor. 

Artvin’in gazetecilik mesleğindeki yeni yüzlerinden Çelik’in Araştırmasını 3 bölüm halinde yayımlayacağız. Artvin halkı ve Artvin kültürü ile birbirlerine çok yakın ve birbirine girintili olan Gürcü kültüründe ki birçok şeyi kendi kültürümüzde de olduğunu görecek ve her iki kültürün ne denli birbiriyle bütünleştiğini görmüş olacaksınız. Birinci bölümde Gürcistan hakkında genel bilgi verilirken, Gürcü adının kaynağı ve Gürcülerin kökenine yer verilmiş.

İşte Buket Çelik’in araştırmasının ikinci bölümü: “Günümüzde Gürcistan dışında Türkiye, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, İran, İsrail, Azerbaycan gibi ülkelerde çok sayıda Gürcü bulunmaktadır. Ama Gürcistan dışında Gürcülerin çoğunluğu Türkiye’de bulunmaktadır. Bunlar Sovyet Türkiye sınırının çizilmesinden sonra Artvin ve yöresinde Türkiye tarafında kalanlarla 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası Acara ve yöresinde göç ederek çoğunluğu Ordu, Samsun, Sinop, Tokat, Amasya, Adapazarı, Bolu, Balıkesir, Bursa, İstanbul yörelerine yerleşen Müslüman Gürcüleridir. Türkiye’de Gürcü nüfusunun ne kadar olduğu kesin olarak bilinmektedir. Bu belirsizlik diğer Müslüman etnik gruplar için de geçerlidir. 1965 ve önceki genel nüfus sayımı sonuçlarında, “ana dil itibari ile nüfus” dökümleri yayınlanmadı. Ama bu sonuçların Müslüman etnik toplulukların gerçek nüfusunu yansıtmadığı bu sayıların çok düşük olduğu bilinmektedir.

Genel nüfus sayımı sonuçlarına göre Türkiye’deki Gürcülerin ya da ana dili Gürcüce olanların nüfusu; 1950’de 72, 604, 1955’te 51, 982, 1960’da 32, 944, 1965’te 34, 330 idi. Türkiye’de hızlı bir nüfus artısı olmasına karşın, burada anadili Gürcüce olan topluluğun nüfusunda bir gerileme olduğu görülmektedir. 18 Mart 1991 Cumhuriyet gazetesinden Türkiye’de konuşulan dillere ilişkin bir yazıda, Kürtçe dışındaki azınlık dillerinin birçoğunun kullanımının, devlet ve kültür politikaları sonucu hızla düştüğü belirtilmektedir. 1965 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre, anadili Gürcüce olduğunu söyleyen 34. 330 kisinin yanında 48. 976 kişi de en iyi konuştuğu ikinci gruptakilerin de Gürcü kökenli olduğu açıktır. Bu durumda 1965’te resmi sonuçlara göre Gürcü nüfusunun 83.306 olduğu söylenebilir. 1965 genel nüfus sayımına göre Gürcülerin çoğu Artvin (7. 968 kişi), Ordu (4. 815 kişi) ve Sakarya (4. 535 kişi) illerinde yasamaktadır. Bu illeri 2.938 kişi ile Bursa, 2. 755 kişi ile Kocaeli, 2. 350 kişi ile Samsun, 2. 029 kişi ile Giresun, 1. 543 kişi ile Bolu, 1. 378 kişi ile Amasya, 1. 281 kişi ile Balıkesir, 1.144 kisiyle Sinop, 849 kişi ile İstanbul ve 412 kişi ile Tokat izlemektedir. Bu resmi sonuçların dışında Türkiye’deki Gürcüler için çeşitli tahmini sayılar verilmektedir. Ama bunların çocuğun abartılı sayılar olduğu söylenebilir. Gürcistan’daki Gürcü nüfusu bile 4 milyonun altındayken Türkiye’de 3-5 milyon Gürcü’nün bulunduğundan söz etmek gerçekçi olmaktan uzaktır. Türkiye’deki Gürcü nüfusunun 1- 1. 5 milyon dolayında olduğu tahmini gerçeğe daha yakın bir sayı olarak görülebilir. 1965 genel nüfus sayımı sonuçlarındaki Gürcü nüfusun gerçek sayısını yansıtmıyorsa da, illere dağılımının genel olarak doğru olduğu kabul edilebilir. Anadilinin Gürcüce olduğunu belirten nüfus üzerinde yapılacak istatistiki, sonuçlara göre, Türkiye Gürcülerinin % 48. 9’u kadın, % 51. 1’i erkeklerden oluşmaktadır. Gürcülerin % 22. 4’ü Artvin’de, % 14’ü Ordu’da, % 13. 2’si Sakarya’da, % 8. 5’i Bursa’da, % 8’i Kocaeli’nde, % 6. 8’i Samsun’da, % 5. 9’u Giresun’da, % 4. 5’i Bolu’da, % 4’ü Amasya’da, % 3. 7’si Balıkesir’de, % 3. 3’ü Sinop’ta, % 2. 4’ü İstanbul’da, % 1. 2’si Tokat’ta yasamaktadır. 1965 sayımına göre Gürcülerin % 97, 5’i 10. 000’den az nüfuslu yerlerde bulunuyordu. (Çiloğlu,1993,92)

İki Ülkedeki Ortak Kültürel Miras Günümüzde de Canlılığını Koruyor

Artvin’deki Gürcülerle Gürcistan’daki Gürcülerin ortak kültürel mirası günümüzde de canlılığını korumaktadır. Özellikle Batum’daki Müslüman Gürcü köylerindeki benzerlik şaşırtır niteliktedir. İsim benzerlikleri duyanları hayretler içinde bıraksa da bu durumun tarihsel boyutlarını görmezden gelemeyiz. Müslüman Gürcü köylerinde öyle ki ezan bile okunurken bir zamanlar Osmanlı toprağı olan Gürcistan’ın hâlâ Osmanlıdan kalma etkileri söz konusudur.

İki ülkedeki Gürcülerde günlük yaşam ritüellerinde ortak kültürel değerlere rastlamak mümkündür. Düğünlerden, cenaze törenlerine, eğlence ve yemek kültürleri arasında benzerlik olan Gürcüler milli benliklerini yaşatmanın mücadelesindedirler. Bu mücadeleyi gerek ailevi ortamlarına yansıtan Gürcü halkı, kültürlerini yayma konusunda, tanıtma konusunda kurumsallaşma yoluna gitmişlerdir ve ülkemizde genelde Gürcü halkın yoğunlukta yaşadığı şehirlerde Gürcü Kültürü Dernekleri, Gürcü Kültür Evleri açılmış ve birçok etkinlik yapılmaktadır. Dil bir milletin hayat damarlarından birisidir bu yüzden bu dernekler Gürcü dilini öğrenmeyi isteyen insanlara bu dili öğretme amacı taşımaktadırlar.

Gürcü dili Artvin yöresinde ilçeden ilçeye farklılık gösterse de yemek kültürü, düğün törenleri, cenaze törenleri, aile bireylerinin arasındaki bağlılık, eğlence anlayışları gibi günlük yaşam tarzları birbirinin aynısıdır diyebiliriz.

Gürcistan’daki Gürcülerle özellikle Artvin’deki Gürcülerin cenaze törenleri benzerlik gösterir. Artvinli Gürcüler ölen kişinin hayattayken en sevdiği yiyeceği ikram ederler. Cenazeye gelen insanlara, masa hazırlanır, muhakkak yemek ikramında bulunurlar. Herkes mutlaka yemeklerden tatmalıdır. Bu durum Gürcistan’da da aynıdır. Onlarda da ölüye saygı için ölen kişinin hayattayken en sevdiği yiyeceği cenaze törenine gelenlere ikram ederler. Ayrıca ölünün arkasından iki ülke Gürcüleri de ağıt yakarlar. Genelde kadınlar ölü arkasından Gürcüce ağıtlar söylerler.

Düğün törenlerinde iki ülkede de akordeon ve tulum çalınır bu enstrümanlar ön plandadır. Horon oynanır ve Kafkasya’ya özgü danslar sergileyen Gürcüler, düğünler de oldukça neşeli ve eğlenceli dakikalar geçirirler. Kız, baba evinden gelin olduğu gün çıkarılınca damada teslim edilinceye kadar akordeon çalınır bu durum Gürcistan’da da aynıdır. Kız isteme merasiminde damadın kız evine gitmemesi ve eğer damadın nişandan önce kız evine gitmesi ayıp sayılır. Bu durum iki ülkede de halen daha geçerlidir.

İki tarafın Gürcülerinin damak tadı da aynıdır. Haçapuri yani Türkiye’deki kaşarlı pide Gürcü sofralarının vazgeçilmez tatlarındandır. Özel günlerde bu yiyeceği ikram ederler Gürcüler. Ayrıca misafirperverlikleri ile dikkat çeken Gürcüler kadına oldukça değer verirler.

Artvin’e göç eden Gürcülerin yaşadığı birçok hikâye gün yüzüne çıkmasa da tarihin gizli kalmış köşelerinde aydınlatılmak için beklemektedir. Artvinli Gürcüler o yörede birçok etnik kökenle birlikle yaşamaktadırlar. Laz ve Hemşin halkı da Gürcistan’dan gelen Gürcü halkın bir alt koludurlar. Bu yüzden Artvinli Gürcülerin kültürünü yaşatmaları pekte zor olmamıştır çünkü halkın büyük bir çoğunluğu Gürcü idi.

Artvin’de her hanede bir Gürcü ailesine rastlamak mümkündür. Bugün Artvin’de birçok köyde hala Gürcüce konuşan Türkçeyi günlük yaşamında kullanmayan yaşları yetmişin üzerinde olan insanlara rastlamak mümkündür. İşte bu insanlar gerek dili kullanarak gerek kıyafetleriyle gerekse de yemek kültürleriyle Gürcü kültürünü yansıtmaya devam ediyorlar. Ben de Artvinli Gürcülerden olmanın, Gürcüce bilmenin ve Artvin’de yaşamanın Gürcü Kültürünü her manada yansıttığını düşünenlerdenim. Her toplumun kendi kimliğini yaşatması, gelecek nesillere aktarması geleceğe ayna tutacak niteliklerdir bu yüzden her millet kültürünü yaşamalıdır.

İki ülke arasındaki Gürcü kültürünün oluşturduğu bu ortak kültürel miras bugünde canlılığını koruyor.”

Gürcistan’ın köylerinden başlayarak yapmış olduğum araştırmamın devamı olan Gürcülerin yaşam ritüellerine yer vereceğim.