“Baskın seçim” ve Artvin

0
953

Doğa Yenigün

Türkiye, kaderi açısından kritik bir seçimle karşı karşıya! Türkiye’nin kuruluşundan beri devrevi olarak yaşanılan siyasi ve ekonomik krize, RTE liderliğinde ittifak kuran güçler, demokratik parlamenter sistemi kaldırıp, tam bir “tek adam yönetimi” olan “cumhurbaşkanlığı sistemi”ni getirerek çare arıyor. Ve bu kadar önemli bir seçimi, kimsenin tam olarak ne olduğunu anlamalarına izin vermeyecek bir hızda, baskın bir seçimle yaptırmak istiyorlar.
Seçimlerde ne olur ne biter diye tartışmaya girmeden önce neden baskın seçime ihtiyaç duyduklarını sormak gerek. OHAL ve KHK’larla devletin baştan ayağa bütün kurumları ellerinde olmalarına rağmen neden ekonomiyi rayına sokamadılar, dış borcu neden indiremiyorlar, neden bölge politikalarında Rusya ile ABD arasında pinpon topuna döndüler, iç barışı niye sağlayamıyorlar? Bakanlar bile, ekonominin büyük bir krize doğru sürüklendiğini itiraf etmekten kaçınamıyorlar, büyük şirket sahiplerini uyarıyorlar. Ülker gibi AKP devrinde büyüyen şirketler bir bir sermayelerini yurt dışına kaçırıyorlar. Ama halka gerçeğin ulaşmasını engellemek için de bütün medyanın ağzını kapatıyorlar…
“Cumhur İttifakı” adına vaatlerini açıklayan RTE, ekonomiyi nasıl düzelteceği, yoksulluğu, işsizliği nasıl düzelteceği, dış borçları nereden ödeyeceği gibi konulara girmeden yeni savaşlardan ve oğlu ile damadının şirketlerinin faaliyet gösterdiği silah sanayiini geliştirmekten bahsetti.
Bu tabloda bence asıl ilginç olan halkın direnişi. RTE liderliğinde ittifak kuran güçlerin devletin bütün güçlerini devreye sokmalarına, bütün büyük medyayı kendi borazanları yapmalarına, HDP şahsında genelbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzerine onu aşkın milletvekilinin tutuklanmasına, yüzlerce üye ve yöneticinin tutuklanmasına, sansüre, gazetecilerin tutuklanmasına, toplumun her kesimine karşı gözaltı ve tutuklama furyasına rağmen bu halk dize gelmiyor, pes demiyor. 1 Mayıs’ın ülke çapında geçen seneden daha kitlesel geçmesi de bunun bir işareti.
İktidar, “baskın seçim”le muhalefeti hazırlıksız yakalamak istedi ama muhalefet bu sefer hızlı hamleler bu planı boşa çıkardı. İYİP’nin seçim dışı bırakılmak istenmesine karşı CHP’nin hamlesi, sonrasında dört parti arasında gerçekleşen ittifak, her partinin kendi adayı ile cumhurbaşkanlığı seçimine katılması muhalefetin atak yapmasını sağladı.
Şimdi geriye iki temel sorun kalıyor. Birincisi, bu seçimde de kritik rol oynayacak olan HDP’nin baraj altında bırakılması için AKP’nin yapacağı daha önceki seçimlerde yaşanan HDP binalarına saldırıları boşa düşürmek, cumhurbaşkanı adayı Demirtaş’ın tahliyesi için bastırmak. Çünkü HDP baraj altında kaldığında otomatik olarak HDP’nin alacağı vekillikler AKP’ye geçiyor. “Millet İttifakı” bileşenlerinin buna izin vermemeleri gerekir.
İkincisi elbette seçim güvenliği. Yeni bir 16 Nisan durumu yaşanmaması için sandıkların güvenliğini sağlamak için muhalif partilerin uzun zamandır çalışma yürüttükleri biliniyor. Hırsızlık olaylarının yaşanmasın engellemek için özellikle geçen seçimde hırsızlıkların yaşandığı –en başta Kürt illerinde- Millet İttifakı’nın milletvekilleri ve hukukçulardan kriz masaları kurması gerekir. Tabi asıl olarak seçmenin oyuna sahip çıkması, seçimler bitene kadar sandık yerlerini terk etmemeleri gerekir.

Peki, bu seçim ilimizdeki siyasal dengelerin değişimi açısından hangi gelişmelere vesile olabilir?
Bilindiği gibi, 16 Nisan referandumunda Artvin’de % 53,1 Hayır çıkmıştı. Borçka, Arhavi ve Yusufeli dışındaki bütün ilçelerde Hayır önde gelmişti. Fakat referandumdan sonra gelişen bazı gelişmelerin bu tabloyu “Millet İttifakı” lehine geliştirebileceğini tahmin ediyoruz.
Yerellerde partilerin gösterdiği vekil adaylarının özellikleri seçmenleri oldukça etkiliyor. Buna rağmen Hayır blokunda CHP oylarında bir değişiklik beklenmiyor. CHP başka yerlerde olduğu gibi, Artvin’de de asıl oy kaybını küskünlüklerden yaşıyor. Bu sefer tersi olursa, oy da arttırabilir. HDP oylarında ise 7 Haziran seçimlerinde aldığı oy civarında olması sürpriz olmayacaktır. Dengeyi asıl değiştirecek olan İYİ Parti’nin MHP ve AKP’den transfer edeceği oylar olacak. Fakat adaydan bağımsız olarak AKP ve MHP tabanındaki memnuniyetsizlerin gideceği tek adresin İyi Parti olacağını düşünürsek, bu partinin oylarında yükseliş yaşaması normal olacak. Özellikle Artvinli seçmen üzerinde etkili olan Kadir Topbaş’ın başına gelenler, İsrafil Kışla’nın aday gösterilmemesi, Cerattepe’de şirkete kol kanat gerilmesi, gibi faktörler Artvin’de AKP’nin oy kaybını getireceğini tahmin edebiliriz.
Bütün bu oy kaymaların Millet İttifakı’na iki vekil getirir mi, sorusu ise şimdiden net olarak cevaplanamaz ama ihtimal dışı da sayılmaz. Böyle bir başarı, AKP’nin başarısızlıkları ile değil muhalefetin AKP’den farkını net olarak göstermesine bağlı olarak gerçekleşebilir. “Kindar ve dindar” bir nesil peşinde olan AKP’ye karşı demokrasi, insan hakları, doğanın korunması, intikam ve hırs ile değil, hoşgörü ve dayanışma ile farklılıklarımıza yaklaşma, yandaşçılık değil de hak ve adalet ile yönetim gibi ilkelere ne kadar sahip çıkılırsa halkımızın onu destekleyeceğini düşünüyorum. Çünkü bunlar olmadan nefes alınamayacağı, hiçbir sorunun çözüm yoluna girmeyeceği açık.