Hani “Türkiyem Kazanacak”tı? – Ateş İlyas Başsoy

0
954

Ateş İlyas Başsoy

 

Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu tarafından ilk duyurulduğunda fonda “Türkiyem Kazanacak” yazıyordu. Daha sonra ilk büyük tv programı olan Uğur Dündar Arena’da da, hatta resmî sitede de hep bu söz vardı.

“Türkiyem Kazanacak” sloganı iki sözcükle tüm CHP kalıplarını kırıyordu:

Öncelikle benim kitabımda da yazdığım “Neden sol partiler iyelik eki kullanmaz? Neden Türkiye derler de Türkiyem demezler?” sorusunu dikkate alıyordu. “Türkiye” steril bir sözcüktür, buna “m” harfi eklediğinizde sözcük ciğerden gelir, sahiplenme içerir. Ülkenin yarısını uzaylı gibi göstermeye çalışanlara “Hayır, bu ülke hepimizin” demenin en kestirme yoludur.

İkincisi “kazanma” sözcüğü bu kullanımla seçim kazanma konusunu aşar ve tek tek her bir bireyin, Türkiye’de yaşayan her grubun kazanacağını müjdeleyen bir umut algısı yaratır: “Ben gelince köylü kazanacak, işçi kazanacak, öğrenci kazanacak; herkes kazanacak, Türkiyemiz kazanacak.”

CHP seçmeninin çok da umursamayacağı ve paradoksal olarak esas başarısı bu olan “Türkiyem kazanacak” sözü, AKP’ye oy veren ama AKP’li olmayan seçmene odaklıydı.

Başarılı bir seçim kampanyası tam da böyle olmak zorundadır: Yani “anti” olmayan, takipçi olmayan aksine talep ettiği iktidara geldiğinde toplumun tüm kesimlerine ortak bir kazanç müjdeleyen, kazanç odaklı bir umut iletişimi…

Muharrem İnce ilk günlerde bu slogana sahip çıkınca ben de kendi adıma ümitlenmiştim. CHP ilk kez yıllardır yapması gerektiği gibi bir söylem tutturmuştu.

Gerçekten de İnce, tüm mitinglerinde bu sloganla özetlenebilecek bir dil kullandı ve hala da kullanıyor. RTE ile kavga edip Karagöz Hacivat oyununda Hacivat rolü üstlenmektense, bu oyuna hiç girmeyip vatandaşa “merak etmeyin, ben kazanırsam siz de kazanacaksınız” dedi ve diyor.

Ama ana akım medyanın komple blokaj altında olduğu bir ülkede muhalefet liderinin sözleri esas hedef kitleye (yani CHP’li olmayan seçmene) kolay ulaşmaz, ulaşsa da çarpıtılarak ulaşır. İnce’nin pozitif iletişimini İnce’nin sesinin gitmediği yerlerde “özetleyecek” bir iletişim yapılmalıdır. Seçim sloganı Twitter dehalarının çakma uzmanlığının aksine bir “yaratıcılık” gösterisi değil, tam olarak budur zaten.

Konu bu noktadan itibaren tuhaflaşıyor:

“Türkiyem kazanacak” cümlesi birkaç hafta içinde CHP genel merkezindeki “derin CHP” tarafından bilinçli bir şekilde yok edildi.

Önce, sanki isim bilinirliği sorunu varmış gibi üretilen “Türkiye’ye güvence Muharrem İnce” diye bir tekerleme vardı, neyse ki bundan vazgeçildi.

Sonra “Tek davam Türkiye” diye kökten yanlış bir slogan kullanılmaya başladı. Neden yanlış?

Çünkü vatandaşa hiçbir şey vaad etmiyor, bir umut söylemi yaratmıyor. (Bana ne senin davandan?) Üstelik içinde “dava” gibi negatif bir sözcük var: Yetmişlerin militan partilerinin belki kullanacağı, ülkede 30 milyon icra davası varken onların bile kullanmaktan çekineceği kapkara bir sözcük.

Bu yetmemiş olacak ki, Muharrem İnce’yi “siyasetsiz seçmen” için daha da itici kılacak bir alt slogan daha eklediler: “Artık tamam”… Direkt RTE’yi hedef alan, RTE’nin sorusuna yanıt veren ve bu nedenle algıda RTE’ye hizmet eden, lakin politize CHP seçmeninin çok hoşuna giden ve en büyük handikapı tam da bu olan bir laf.

Bunlar da yetmemiş olmalı, şimdi bir de “Hepimizin Cumhurbaşkanı” diye biz söz daha çıktı. Yanlış veya doğru diyemeyeceğim ama rahatça “etkisiz” diyebileceğim, çünkü yine vaad içermeyen, siyasetsiz seçmenin temel sorusuna (AKP giderse kredi borçlarım patlar) ilaç olmayan bir söz.

Sonuçta, Muharrem İnce’nin her konuşmasının özeti “Merak etmeyin, ben gelince kazançlı çıkacaksınız”ken, Muharrem İnce’nin CHP tarafından kurgulanan sözleri bambaşka şeyler söylüyor. Musluğun başındaki CHP, İnce’ye destek olacağına, bilerek veya bilmeyerek İnce’nin algısını sabote ediyor.

Ağırlıkla CHP seçmeni 1 milyon kişinin izlediği bir tv programı sonrasında iyi niyetli CHP’li amcalar ve teyzeler “Bu seçimi aldık” diye duygusal paylaşımlar yapıyorlar ama o esnada Diriliş veya Payitaht dizisi izleyen 50 milyon kişi sabah sokakta yürürken İnce’nin resmini “dava” ve “tamam” gibi rövanşist sözcüklerle beraber görüyor.

Muharrem İnce’nin tüm siyasal iletişim kodlarını benim kitaplarımda görebiliyorum ve İnce’nin bireysel performansını takdirle ve mutlulukla izliyorum.

Ama İnce’nin siyasal demini algılamaktan uzak “kalın” CHP yöneticilerinin bu seçimde hangi tarafta olduklarını anlamam güç.

Söylemi ile iletişim kampanyası zıt bir lider var karşımızda.

“Gel Muharrem” diye başlayan bir hikayenin finali “Git Muharrem” mi olacak, amaç zaten bu mu, bilmiyorum.

CHP seçmeni kendi yankı odasında hiçbir şeyin farkında olmayabilir ama bu gidişle “Türkiye’min kazanması” her geçen gün zorlaşıyor.

Kimin kazanacağını zaman gösterecek.