Organik tarım

0
1252

Prof. Dr. Sezgin Uzun

Organik tarım, uzun yıllar devam eden yanlış tarımsal uygulamalarla bozulan doğal yaşam dengesinin doğal kaynakların (tarımsal üretimde yer alan bitki, hayvan, insan, toprak, su ve diğer çevresel faktörlerin tamamı) kullanımı ile yeniden sağlanmasının planlanması olarak açıklanabilir.

Organik tarım; kimyasal gübre ve tarım ilaçları kullanmadan, kimyasal kalıtımsız ürün üretmeyi, çevre dostu üretim metodunu benimsemeyi amaçlayan, ülkelere göre organik, ekolojik, biyolojik, bio-dinamik, alternatif, doğal, yenilenebilir ya da sürdürülebilir tarım olarak adlandırılan bir üretim şeklidir.

1.1. Organik Tarımın İlkeleri

1- Doğal kökenli hammaddeler kullanılarak üretim yapılmalıdır.

2- İşletme girdileri çevreyi tehdit etmemelidir (mesela; organik tarımda kullanılacak fide, tohum, fidan vs. ilaçsız olmalıdır).

3- Nöbetleşe ekim ve organik gübreleme yapılmalı. Toprağın işletilmesi ve topraktaki canlı faaliyetin devamı için çiftlik gübresi ve organik atıklardan oluşan kompost ve yeşil gübre kullanılmalıdır. Uygun toprak işleme aletleri kullanılmalı. Gereğinden fazla sayıda toprak işlemeden kaçınılmalıdır.

4- Dengeli bir bitki yetiştirme düzeni uygulanmalı bu düzende baklagillere ağırlık verilmelidir.

5- Üretim yapılacak yerin ekolojik koşullarını göz önünde bulundurmalı (Bitki tür ve çeşitlerinin seçiminde ve bu şartlara uygun dayanıklı, tohum, fidan ve hayvan kullanılmalıdır.

6- Zararlılarla mücadelede doğal kökenli ilaçlar ve biyolojik yöntemlere önem verilmelidir.

7- Hayvansal üretimde ise; ağıl ve ahırların uygun olması, hayvan beslenme ihtiyacının mümkün olduğu ölçüde işletmeden karşılanması, yemlere kimyasal maddeler katılmamalı (antibiyotikler, kilo artırıcı katkı maddeleri vs.) dır.

8- Organik hayvansal üretimde yem ihtiyacının karşılanmasında 1 büyükbaş hayvan için 1 hektar arazi düşünülmelidir.

9- Organik tarımda yeter miktarda ve yüksek kalitede gıda üretmek, maksimum verimden önce gelmelidir.

10- Enerji kaynağı olarak; güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi doğal enerji kaynakları mümkün olduğunca tercih edilmelidir.

11- Organik tarım işletmelerinin kazançları, üretici ve çalışanlarını tatmin etmelidir.

12-Sentetik kimyasal gübreler ve sentetik ilaçlar, depoda (muhafazada) koruyuculuğu artıran, hasattan önce veya sonra olgunlaşmayı teşvik eden sentetik kimyasal maddeler, bitki ve hayvan yetiştirmede kullanılan hormonlar ve büyüme düzenleyici maddelerin organik tarımda kullanılmamalıdır.

13- Bitki beslemede; -Çiftlik gübresi, kanatlı gübresi, çiftlik ve sıvı atıkları, saman, torf, mantar üretim artığı, organik ev artıkları kompostu, bitkisel atık kompostu, hayvansal atıkların işlenmiş ürünleri, deniz yosunları ve yosun ürünleri, talaş, ağaç kabuğu, odun artıkları, tabii fosfat kayaları gübre olarak kullanılabilir.

Bitki korumada izin verilen birtakım ticari ilaçların yanında; kükürt, bordo bulamacı, arap sabunu, değişik bitkisel karışımlardan elde edilen doğal ilaçlar kullanılabilir.

 2. Neden Organik Tarım?

En önemli amacı; insan ve diğer tüm canlıların ortak yaşam alanı olan dünyamızı korumaktır. 

2.1. Gelecek nesilleri korumak:
Bitkilere püskürtülen birçok pestisit (insektisit, fungusit, akarisit, herbisit) besinler yoluyla insan vücuduna alınmaktadır. Bu maddelerin çoğu kansere sebep olmaktadır. Bu pestisitli gıdaların, pestisitsizlere göre en az dört kat daha fazla olumsuz etki yaptığı araştırmalarla ortaya konmuştur.

 2.2. Toprak erozyonunu önlemek:
Toprak tarımın temelidir. Bu temelin hiçbir zaman sarsılmaması gerekmektedir. Yetiştiriciler aşırı ürün elde etmek amacıyla topraklara kimyasal gübreleri uygulamaktadır. Bu da toprak erozyonuna sebep olmaktadır.

Toprakta, belirli bir dönemde belirli bir miktardan fazla besin maddesi kaldırmanın, toprağın düzenini bozduğu herkes tarafından artık bilinmelidir.

2.3. Su kalitesini korumak;
İnsan vücudunun 2/3’ü ve dünyanın 3/4 ünü su oluşturmaktadır. Tarımda kullandığımız kimyasal pestisitler ve sentetik gübreler yer altı sularını kirleterek, içme suyumuzun ana kaynağını kirletmektedir. Yeraltı sularının kirlenmesine, atmosfere püskürttüğümüz birçok kimyasal madde de yol açmaktadır.

 2.4. Enerji tasarrufu sağlamak;
Sentetik gübreleri üretmede oldukça fazla enerji harcanmaktadır. Organik tarımda kullanılan unsurlar örneğin; yeşil gübreleme işlemleri, kompostlama ve ayrıştırmada daha az enerji kullanılmaktadır. Ayrıca organik tarımda asıl amaç bitkiyi değil, toprağı beslemektir. Beslenen toprak zaten kendisine tutunanlara fayda sağlayacaktır. Organik yolla beslenen topraklar daha uzun süre bitkiyi besleyecek ve tasarruf sağlayacaktır. Organik orijinli gübreler toprakta daha uzun süre besleme görevi yapar ve sentetik gübreler gibi yıkanma fazla olmaz, bu da tasarruf sağlamış olur. Şu anda ülkemizde organik gübre fabrikalarının kurulmuş olması da, organik tarımın gelişmesine katkı sağlayacaktır.

2.5. Kimyasalları tabağımızdan uzak tutmak; Önemli entomologlara göre; Son 50 yılda pestisit kullanımı 30 kat artmış, buna karşılık olarak pestisitlerin toksisitesi 100 kattan daha fazla artmıştır. Yani, bizleri ve gelecek nesillerimizi sinsice zehirleyen ve insan sağlığına zararlı olan kimyasalların, tükettiğimiz gıdalardaki tehlikesiyle karşı karşıyayız.

Birçok sağlık örgütü; Günümüzde kullanılan herbisitlerin % 60’ının, Fungusitlerin % 90’inin, İnsektisitlerin % 30’unun, kansorojen olduğunu ortaya koymuştur. Kimyasal pestisitler, yaşayan organizmaları öldürmek için hazırlanmış zehirler olup, insanlara da zarar verirler. Bu zararlar arasında, kansere ilave olarak doğumdaki anormallikler, sinir sisteminin zarar görmesi ve genetik mutasyon sayılabilir. Bütün bu riskleri bertaraf edecek organik yetiştiriciliğin özellikle çocuklardan başlamak üzere sağlayacağı katkılar çok önem kazanacaktır.

2.6. Çiftlik çalışanlarının sağlığını korumak; Uluslararası bir kanser enstitüsünün yapmış olduğu araştırmaya göre, kimyasal pestisidlerle muhatap olan çiftçilerin çiftçi olmayanlara göre altı kat daha fazla kanser riski taşıdıklarını ortaya koymuştur. Ayrıca çiftçiler arasındaki pestisit zehirlenmeleri, her yıl %14 artış göstermektedir. En yüksek etkilenme oranı tarlada çalışanlarda görülmektedir.

2.7. Gerçek ekonomiye destek vermek:
Organik yetiştiriciliği, standart yetiştiricilikten daha ucuz olarak sürdürmek söz konusudur. Standart yetiştiriciliğin bazı gizli masrafları vardır. Bunlar, pestisit düzenlemeleri, testlerinin yapılması, zararlı ve tehlikeli atıkların temizleme işlemleri, çevreye verilen zarar ve bu durumun normale çevrilmesi için sarf edilecek çabalar, büyük masraflar karşılığında gerçekleşmektedir. İnsanlarda pestisitlerden dolayı oluşan hastalıkların tedavisinde ülkeler büyük servetler harcamaktadırlar.

2.8. Üretimde biyolojik farklılığı geliştirmek: Bilindiği gibi yetiştiricilerin tek ürün yetiştirme arzusu, yıldan yıla aynı ürünle büyük arazilerin kullanılmasına sebep olmaktadır. Bu yaklaşım, çiftlik üretimini artırmakla birlikte toprağın doğal mineral ve besinlerini azaltmaktadır. Besinleri tekrar toprağa vermek için kimyasal gübreler kullanılmakta ve bu da sadece daha önce bahsedilen birçok problemi beraberinde getirmektedir.

2.9. Sağlıklı beslenme: Organik yetiştiricilik toprağa doğal yollarla besin elementlerinin yeteceği kadar verilmesiyle başlar, bu da toprağın besleme yeteneğinde devamlılığı sağlamaya yardımcı olur, beslenen toprak, gerçek lezzet ve tada sahip sağlıklı besin içeren güçlü bitkilerin oluşmasına sebep olur, birçok usta aşçının yemek tariflerinde organik ürünleri kullanmasının sebeplerinden bir tanesi de budur.

 2.10. Çevreyle dost olmak: İnsanoğlunun dünya üzerindeki olumsuz etkisi birçok hayvan ve bitki türünün ortadan kalkmasına sebep olmuştur. 1600 yılından sonra 162 tür kuşun insanoğlu tarafından yok edildiği ortaya konmuştur. Son yıllarda ülkemizde özellikle pamuk, tütün, zeytin ve narenciye gibi önemli tarım ürünlerine zarar veren canlılara karşı, kullanılan tarımsal ilaçlar zincirleme bir şekilde bazı canlı türlerinin ortadan kalkmasına yol açmıştır. Örneğin, tütün veya pamuklara uygulanan ilaçtan ölen zararlıları yiyen kuş, yılan gibi diğer canlıların da öldükleri, yağmur sularıyla kanallara ve oradan da göllere ulaşan tarımsal ilaçların, gölleri cansız hale getirdikleri sık sık rastlanan olaylardandır.

Unutulmamalı ki, bozduğumuz tabiat dengesinin (ekosistemlerin) belirli bir zamandan sonra, tekrar geriye kazanılması zorunlu hale gelecek ancak başarılı olunup olunamayacağı ise hep soru işareti olarak kalacaktır.

Ana özet olarak; organik tarım sistemlerine geçişin, farklı amaçlardan dolayı hızlanması gerekmektedir.

Bu amaçlar; uluslararası pazarlarda bir yer edinmek, ihracat artışını sağlamak, ekonomik olarak kendi güvenini kazanmak, tarım girdilerini azaltacak alternatifler bularak doğal kaynakları korumak, kendine yeterli gıda üretmek, kırsal alanlarda daha fazla sosyal gelişme imkanlarının araştırılması olarak özetlenmelidir.