Ateş İlyas Bassoy
Şeriatçıların çok sevdiği ve hiçbirimizin, (laikler dahil) sorgulamadığı bir cümle var:
“Cumhuriyet kadınların saçını açtı”
Bu cümlenin altında yatan gizli bilgi “Thinking Fast and Slow” kitabında bir örnek olarak işlenebilirdi.
“Cumhuriyet kadınların saçlarını açtı” cümlesini doğru kabul ettiğimizde, bir başka durumun da tartışmasız bir veri olduğunu kabul etmiş oluruz:
“Cumhuriyetten önce kadınların saçları kapalıydı”
Peki bu ikinci cümle sahiden doğru mu?
Burada kast edilen Müslüman kadınlar. Şu soruyu neden sormuyoruz: Müslüman kadınlar her zaman Müslüman mıydılar?
Örneğin Türk kadınları ele alalım: Asya’nın uçsuz bucaksız topraklarında yaşayan Türk ve Moğol kabilelerinde kadınların saçları her zaman açıktı. Bu toplumlarda kadınlar günümüzle kıyaslanabilecek haklara sahiptiler.
Sonra daha gelişmiş silahları olan Arap (Müslüman) orduları tarafından ele geçirildiler. Araplar korkunç katliamlar yaptılar. Türk diye bilinen nüfusun yarısı bu soykırımlarda öldürüldü. Özgür Türk kadınları Arap kabilelerin haremlerine cariye (İslam’a göre seks kölesi) olarak alındılar. Müslüman olmayı reddeden Türk kentlerinde tüm erkekler kazığa oturtma, katırlara bağlayıp parçalama gibi dehşet saçan yöntemlerle öldürdüler.
Öte yandan Şamanlığı bırakıp İslam’a geçen (yani dinden dönen, yani dönek olan) Türkleri mükafatlandırdılar. Osmanlı, Karamanoğlu, Selçuklu vb tüm beylikler, rütbelerine dinlerinden vazgeçip işgalci Arapların dinini kabul etmeleri karşılığında sahip oldular.
Özetle, “Cumhuriyet kadınların saçlarını açtı” cümlesi doğru değil. Doğru cümle “İslamiyet kadınların saçlarını kapattı” olmalı.
İnsanlığın izleri çok daha gerilere gidiyor ama 15.000 yıl öncesinden “medeniyet” izleri bulabiliyoruz. Bilinen hiçbir medeniyette kadınların saçlarını zorunlu olarak kapatma diye bir kural yok: Japonya’dan Maya’lara kadar.
Böyle bir kural sadece Yahudilik’te var ama onlarda da ikili bir anlayış var. Bazı dindar Yahudilerde saç açıkken, bazıları tek telini göstermiyor, kara çarşafla gezen Yahudi kadınları hala görebilirsiniz.
Öte yandan dünyada 800 milyon Müslüman kadın yaşıyor ve Türkiye (kısmen Tunus, Lübnan, Ürdün vb) haricinde hiçbir ülkede kadınlar saçlarını açma özgürlüğüne sahip değiller.
“Başörtüsü özgürlüğümüz” diye bağıran tek bir kadın görmedim ki Müslüman toplumlardaki bu zorunluluğa ses çıkartsın. Milyonlarca kadının güzelim saçlarını örtüler içine hapsederler.
28 Şubat’ta “ikna odaları”na karşı yırtınan sahte demokrat, harbi takiyyeci mahluklar bugün “ikna hangarlarında” ufacık bebeleri başörtü takmaya zorlayıp, bir de bununla övünüyorlar. Demokrasi neydi? Demokrasi trendi.
Bedenin örtünmesi ve bunun ilahi bir tabu haline gelmesi, varsa belki de en çok Tanrı’nın zoruna gidiyordur.
Michelangelo’nun sözleriyle: Hangi cüretle Tanrı’nın en güzel eserinin üstünü örtüyoruz?
