Artvin’de Yüksek Gerilim Hatları Sıkıntı Yaratıyor

0
925

Sinkot’un Kara Murat’ı Nişancı, Köyünü Yüksek Gerilimden Korumak İçin Savaşıyor

ARTVİN-Artvin’in Sümbüllü (Sinkot) Köyü sakinlerinden Cengiz Nişancı, köylerinin yasak ormanlarına ve kültür mirası olan kalelerine elektrik direkleri dikerek zarar veren Yüksek gerilim Hatlarına karşı savaş veriyor. Cüneyt Arkın’a olan benzerliği ve köyün kalesini koruması nedeniyle Fatih’in Fedaisi Kara Murat’a benzetilen Nişancı, köylerini, ormanlarını ve kültür mirası olan kalelerini korumak için sonuna kadar savaşacağını söylüyor.

Bunu Yaptıranlar Oturduğu Yerden İmzalıyor!

Zemin etüdü yapılmadan, zemin eğimi ölçülmeden çalışmaların alelacele yapıldığını iddia eden Nişancı, belgeleri imzalayanların ne kültür mirasına, ne de ormanlara saygısı olduğunu belirtiyor. Enerji iletim hatlarının geçmesi için ormanların ve ağaçların kesildiği bölgede daha şimdiden 2 -3 metrelik yarıklar ve heyelanlar meydana geldiğini, toprağın 25-30 metre kaydığını anlatan Nişancı; “Bunu imzalayanlar köyün ne eğimini biliyor, ne de gelip zemini ölçüyor, oturduğu yerden belgeyi imzalıyorlar. Enerji nakil hatları yüksek bir dağ kenarı yerine daha alçak bir yerde dikilmesi gerek. Bu ekonomik yönden de arazi bakımından da daha mantıklı. Bu hatların arıza vb. sıkıntılarda hızlı müdahale edilmesi için de imkan oldukça karayoluna yakın noktalardan geçmesi gerek” şeklinde konuştu.

Çevreye Verdiği Zararı Radyasyonunu Konuşamıyoruz Bile!

Nişancı konuşmasının devamında; “Şu anda planlanan yerde iletişim hatları geçecek olursa heyelana, çığ düşmesine sebep olacağını savunan Sinkot Köyü sakini Cengiz Nişancı, Çünkü yukarıda devasa kayalar var. Bunları tutan tek şey bu muhteşem ormanlardır. Sadece taşları tutmuyorlar, heyelanları da önlüyorlar, temiz hava sağlıyorlar, suyumuz bu ormanın köklerinde süzülüyor. Bir hat geçti, ormana yıldırım düştü. Orman kurumundan emekli yeğenim olmasa yangın çıkacaktı. Bu hatlar yüzünden oldu bütün bunlar. Ya saçtığı radyasyon? Onu konuşamıyoruz bile” dedi.

Yıllık Kalenin Dibine Yüksek Gerilim!

Nişancı ayrıca, kalenin hemen yanına dikilen direklerin de kültür mirası olan kaleye ve görüntüsüne bir çeşit hakaret olduğunu ifade ediyor. Kış aylarında köye bile çıkmanın zor olduğunu, arıza anında bu direklere nasıl müdahale edileceğini soran Nişancı, kültür mirası olan kalelerini ve asırlardır köylülerin ortak kararı olarak kesilmeyen ormanlarını korumak için hukuki olarak köylülerle birlikte sonuna kadar savaşacağını,

Köylülerle beraber Rize İdare Mahkemesine başvurduklarını belirten Nişancı, bunun hukuksuzluğu, ormanların kesilmesini ve kültür mirasına olan saygısızlığı durdurduğunu söylüyor. Artvin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünü göreve çağıran Nişancı, kültür mirası olan kalelerin korunmasının görevi olduğunu hatırlatıyor.

Nişancı, birinci hattın 380 bin Kv’lık olduğunu hemen yanında 154 bin kv’lık bir hattın geçirilmek istendiğini, köylülerin “YASAK ORMAN” olarak nitelediği koruluğunun ikinci hattın ardından özelliğini kaybederek yukarıdan gelecek heyelanı tutacak hiçbir şeyin Kalmayacağına dikkat çekerek; “Bakın burası “Yasak Ormandır” Burada ağaç kesmek yüz yıllardır yasaktır. Onun için böyle güzel bir orman var. Bırakın ağaç kesmeyi çürüyenleri bile almıyoruz. Ama bunlar acımadan kesip geçiyor. İletim hatları için aslında alternatifler var. İddia ediyorum. Bu işi bana bıraksınlar köye bir tek zarar vermeden, bu ormanlara dokunmadan bu hatları buradan geçirebilirim. Ama bunların derdi, köyü yok etmek. Buna asla izin veremeyiz. Burada benim evim var, yerim var, geçmişim, geleceğim var.

İlk Hat Evimin 23 Metre Üstünden Geçti!

İlk hat evimin 23 metre üstünden geçti. Bu yetmezmiş gibi üstüne üstlük ikinci hat ile ormanımızın tam kalbinden geçmek istiyorlar. Biz bu ikinci hattı 2011 yılında mahkemeye verdik ve durdurduk. Aradan 5 yıl geçti. Şimdi aynı hattı geçirmek istiyorlar. Ne değişti de geçecekler? Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bunun bir tek anlamı var; Sizi yok ediyoruz, Sizi göçe zorluyoruz. Bu köyü terk edin. Türkiye Cumhuriyeti demokratik hukuk devletidir. Burada devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini korumakla görevlidir. Bu görevin yerine getirilmesi, hukukumuzda kusursuz sorumluluk bağlamında tanımlanmıştır. Açıkçası, Devletin hiçbir özrü, bahanesi, gerekçesi dikkate alınmadan tüm yurttaşların can ve mal güvenliği sağlanacaktır. Devlet öncelikle bunun için vardır: Bu amaçla devlet kurulmuştur ve ona vergi verilmektedir, askerlik yapılmaktadır ve sadakat bağı ile yükümlüyüz.

Biz ülkemizi yönetenlerden can ve mal güvenliğimizin sağlanmasını istiyoruz. Onun için mahkemeye başvurduk. Bu hat bu şekliyle doğamızı katlederek, köyümüzü yok ederek geçmek zorunda değil. Çok şey istemiyoruz. Bu köy, bu topraklar, bu emanet yüzyıllardır atalarımızdan, dedelerimizden, bize kadar geldi. Biz geleceğimize, çocuklarımıza, torunlarımıza geleceğe taşımak şartıyla onlara teslim edeceğiz” dedi.