Bir portre: Şendoğan Yazıcı

0
550

Kamil Aksoylu

O bir vicdani retçi, o bir muhalif. 

Siyaset ya da sol alan içinde kendini muhalif bir çizgide gören biri olarak Şendoğan Yazıcı’nın duruşunun beni yakından ilgilendirdiğini söylemeliyim. Ayrıca ben de bir Artvinliyim ve bu toprakların çocuğuyum. Yanlış da anlaşılmasın ben bir vicdani retçi ya da taraftarı değilim. Muhafazakâr ve oldukça dindar bir aileden geliyorum. Şahsen Şendoğan Yazıcı’nın fikirlerini, görüşlerini ve hayat felsefesini pek bildiğimi söyleyemem. Kendisiyle hiç karşılaşmadım da. Sadece Facebook arkadaşlığımız ve bir iki telefon görüşmemiz var. Öyleyse beni ilgilendiren mesele nedir? Beni ilgilendiren mesele ifade özgürlüğü ile temel hak ve özgürlüklerdir. Vicdani retçi olmadığımı söyledim. Hoş olmak istedim de tutan mı oldu? Hayır. Bu iş herkesin harcı değil zaten. Ama hayatta olmak isteyip olamadığım bazı şeyler de vardır.

Mesela çocukluğumda hacı-hoca olmaya hevesliydim. Sonra ilk gençlik yıllarımda şiir yazardım. Şiir yazmayı seviyordum. Daha sonra şiirin ustalarını tanıdığımda benimkilerin şiir olmadığını gördüm ve işi oracıkta bıraktım. Lise yıllarımdaysa sömürü ve haksızlıklara karşı bir devrimci olabilmeyi istemiştim. Olmadı. Ezcümle sol içinde ben kendimi muhalif çizgiye konuşlandırırken Şendoğan Yazıcı’nın sergilediği muhalif duruşun yanında kendimi koyacağım muhalif bir çizgi de bulamadım. 

Şendoğan Yazıcı sadece vicdani retçi değil. Aynı zamanda rejime, sisteme ve mevcut düzene karşı sıkı bir muhalif, sıkı bir temel hak ve özgürlükler savunucusu. Özgürlükler diyorum bakınız. Tek tek sayamayız burada. Tarih boyunca bu haklar lütfedilip verilmemiş. Söke söke alınmış. Bedel ödeye ödeye alınmış. Şendoğan Yazıcı vicdani ret sürecinde kaç kere yargılandı, kaç kere tutuklandı, kaç kere gözaltına alındı bilmiyoruz. Neredeyse her ay bir ifade, gözaltı, kaçak muamelesi, yargılanma… Şendoğan Yazıcı’nın verdiği mücadeleyi okurken ve hele hele anlamaya çalışırken bile adamakıllı yoruluyorsunuz.

Ben kendisiyle aynı düşünceleri taşımasam da verdiği mücadelenin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu istikrarlı duruşunu takdir edip savunuyorum. Çünkü tek başına yürütülen bu duruş ülkemizde demokrasinin gelişmesine çok önemli katkı sunmakta. Evet biz vicdani ret savunucusu olmayabiliriz. Ama biz ifade özgürlüğü ve bu özgürlüğü kullanmayı savunuyorsak Şendoğan Yazıcı’nın verdiği mücadeleye duyarsız kalamayız. Çünkü bu mücadele bizim ifade özgürlüğümüzü de kapsamaktadır. 

Ve takip edebildiğim kadarıyla Şendoğan Yazıcı askerlikle ilgili davalarından beraat etmiştir. Sanırım bundan sonra asker kaçağı muamelesi görmeyecektir. Ülkemizde yargı adına bu bile çok önemli bir kazanım değil midir? Günümüzde devlet gibi sağlam yapı ve kurumlar ifade özgürlüğünden korkmamalı artık. Devlet, temel hak ve özgürlükleri engelleyici reflekslerini terk etmelidir. Dilini, kültürünü ve kimliğini ifade edemeyenler ne kadar özgür sayılabilir?