Borçka’da Mavi Kalpler Buluştu

0
471

BORÇKA-Tip-1 Diyabet hastalığına farkındalık yaratmak amacıyla “Borçka Mavi Kalpler Buluşuyor” sloganıyla Havva Ataman ev sahipliğinde Sıla Cafe de gerçekleştirilen yemekli, canlı müzikli etkinlikte, Tip-1 Diyabetli çocuklar birbirleriyle sohbet edip eğlenirken, aileler de yaşadıkları sorunlar ve yapması gerekenle ilgili fikir alışverişinde bulundular.

Sesimizi Duyurmaya Çalışıyoruz

Organizasyonda emeği geçen ailelerden Havva Ataman gazetemize yaptığı açıklamada Sosyal Medya üzerinden grup kurup, bir araya gelerek ortak hastalığa birlikte göğüs geren Tip-1 Diyabetli çocukların ve ailelerinin, iğnesiz şeker ölçümü yapan cihaz için devlet desteğine çok ihtiyaçları olduğunu belirtti.

Ataman yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu araçların maliyeti, çoğu aileyi maddi olarak yıpratıyor. Bunları temin edebilmek hiç de kolay değil. Hastalık ömür boyu devam eden bir hastalık. Bu etkinlik ile sesimizi duyurarak, bu konulara insanların daha duyarlı olmasını arzuladık. Borçka gibi küçük bir ilçede 20 civarında TİP-1 Diyabet hastası var. “Mavi Kalpler Tanışıyor Etkinliği”, adı üstünde tanışma buluşma anlamında ilk etkinliğimiz. Bahar aylarının gelmesiyle inşallah daha büyük ve geniş çaplı bir etkinlik yapma hedefimiz var. Çocuklarımız için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ve ilgili makamlardan da bizden desteklerini esirgememelerini istiyoruz.” dedi.

Kendisinin 7 yaşındaki kızının da Tip-1 Diyabet hastası olduğunu belirten  Havva Ataman “acıyı azaltmak için sensörlü pompa ve libre cihazını ücretsiz karşılanmasını istiyoruz” diyerek yetkilileri bu konuda  duyarlı olmaya davet etti. Bu rahatsızlığın çocukların ve ailelerinin üzerinde psikolojik etki yarattığını dile getiren  Ataman Çocuklarımızın parmakları delinmesin istiyoruz. Sensör istiyoruz. Tip-1 Diyabeti bir nebze olsun kolaylaştıran bu cihazları alan var alamayan var, maddi gücü yetersiz aileler var. Sensörden kast ettiğimiz şey, sürekli kan şekeri ölçümü yapan bir cihaz. Bunu devletimizin karşılamasını istiyoruz.

TİP-1 Diyabet Hastalık Değil, Yaşam Tarzıdır

Bu güzel etkinliğe katılanlardan biri de yine çocuğu Tip-1 Diyabetli olan Muzaffer Yıldırım sözlerine başlamadan önce, oğlu Görkem İsmail Yıldırım’ın başta sınıf öğretmeni Alev Gürhan Topal olmak üzere, etkinliğe ilgisiz kalmayan, katılım sağlayan herkese teşekkür etti. Konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulunan Yıldırım, “Tip-1 Diyabetin aslında bir hastalık olmadığını, yaşam tarzı“ olduğunu belirtirken; egzersiz, diyet ve insülinin bu sürecin olmazsa olmazlarından olduğunu sözlerine ekledi. Diyabetli bir çocuğun günde 9 ölçüm, 4  defa da insülin yapmak zorunda olduğunu yani yılda en az 4 bin 750 kez iğneye maruz kaldığını ve bu durumun çocuğu ve aileyi psikolojik olarak olumsuz etkilediğini dile getiren Yıldırım  yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: “Empati kurulacak olursa,  bir insanın bir toplu iğneyi getirip kendi parmağına batırdığını düşünelim. Acıyı hisseder değil mi?.. Bunu 3 yaşında 5 yaşında 9 yaşında çocuklar yapıyor. Bu çocuklar her gün, yemek-içmek, koşmak oynamak isterken, günde 9 kez iğne yapılmak zorunda. Küçücük parmaklarına iğne batırmak zorundasınız. Günde belki de 10 kez bunu yapıyoruz. Yeni bir cihaz var. Şeker ölçüm cihazı. Kolunuza yapıştırdığınızda 14 gün boyunca düzenli olarak ölçümü gerçekleştiriyor. 14 gün sonra yenisiyle değiştirilmek zorunda. Sadece 14 gün kullanılabilecek bu aletin fiyatı 120 dolar. Ancak devlet bunu karşılamıyor. Bizim 120 dolar verdiğimiz aleti, devletimiz daha ucuza alabilir

Devletin birçok şeye destek verdiğini vurgulayan Yıldırım , “ama Tip-1 Diyabet unutulmuş durumda. Türkiye’de de bildiğimiz kadarıyla 400 bin civarında Tip-1 Diyabetli var. Bunlar için özellikle sensörlü pompanın devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz. Bunun dışında yurt dışından getirilen libre cihazı var. Bir firma bunun Türkiye’ye getirileceğini söylüyor. Devletimiz  bu cihazı karşılarsa ve çocuklarda özellikle okullarda diğer öğrenciler tarafından dışlanmadan, psikolojik etki altında kalmadan hayatlarını devam ettirebilirler hem de canları yanmaz diye düşünüyoruz. Bu, çocuk başına 480 TL gibi bir maliyet. Zaten parmaklarını delinip kan şekeri ölçümü yapan çubuğun (strip) devlete maliyeti de aşağı yukarı aynı tutara denk  geliyor. Devletimiz bunun yerine libreyi, pompa sensörünün bedelini karşılarsa daha mantıklı ve faydalı olur diye düşünüyoruz. Birde 18 yaşından sonra  tip 1 diyabet sanki geçiyormuş gibi bir algı da var. 18 yaşından sonra birçok yardım kesiliyor. Ancak tip 1 diyabet 18 yaşından sonra iyileşmiyor. Ömür boyu devam ettiği için de, bunun yaş sınırlandırılmasının kaldırılmasını istiyoruz.’’ diye konuştu.

Bu arada Tip-1 Diyabet hastalığına  farkındalık yaratmak amacıyla “Borçka’daki  Mavi Kalpler Buluşuyor’’ sloganıyla organizasyonu düzenleyen Havva Ataman, katılımda bulunan Tip-1 Diyabetlilere ve ailelerine, büyük bir duyarlılık örneği gösteren ve bu etkinlikte kendilerini yalnız bırakmayan başta çocukların öğretmenleri olmak üzere herkese sonsuz teşekkürler sunduğunu da sözlerine ekledi.

Tip-1 diyabet insülin yetersizliği sonucu ortaya çıkan ve kan şekeri (glikoz) da yükselme ile seyreden bir hastalıktır. İnsülin vücudumuzda pankreas bezinden salgılanan ve kandaki şekerin vücut hücreleri tarafından kullanılmasını sağlayan bir hormondur. Normalde vücudumuzdaki hücreler yaşamlarını ve görevlerini sürdürebilmek için gerekli enerjiyi kandaki şekeri adeta bir yakıt gibi kullanarak sağlarlar. Nasıl ki, bir araba yeterli benzin sağlanmadan çalışamaz ise hücreler de şekeri kullanamazlarsa görevlerini yerine getiremezler.

Sağlıklı kişilerde beslenme veya açlık sırasında kandaki şeker düzeyine göre vücut kendi kendine insülin salınım miktarını ayarlayarak kan şekerinin normal sınırlar arasında kalmasını sağlar. Ancak diyabetli bir çocukta ise pankreas insülin üretemediği için kan şekeri devamlı yüksektir ve beslenmeden sonra daha da yükselir.

TİP-1 Diyabet Nasıl Gelişir?

Çeşitli çevresel ve bünyesel nedenler sonucu pankreasın insülin üreten hücrelerinin harap olması sonucu diyabet gelişir. İnsülin yeterince üretilemeyince kandaki şeker hücreler tarafından alınıp kullanılamaz ve kullanılamayan şeker kanda birikerek kan şekerinin yükselmesine neden olur. Kan şekerinin normalin üzerine çıkmasına HİPERGLİSEMİ denir. Normalde diyabetli olmayan kişilerde kan şekeri düzeyi 70-110 mg/dl arasındadır. Diyabetlilerde ise kan şekeri bu değerlerin çok üzerine çıkar. Kan şekeri 170-180 mg/dl’nin üzerine çıktığında kandaki şekerin bir kısmı idrara da geçer ve idrarda şeker çıkmaya başlar. İdrardaki şekeri idrar test çubuğundaki renk değişimi ile saptayabiliriz. İdrarda şeker miktarı artınca şekerle beraber su da atılacağından çocuğun çıkardığı idrar miktarı artmaya başlar. Sık sık idrara çıkar veya geceleri idrar kaçırmaya başlayabilir. İdrarla olan bu su kaybını yerine koyabilmek için de çok su içmeye başlar. Böylece çok su içme ve çok idrara çıkma başlar. Bunlar HİPERGLİSEMİ’nin belirtileridir.

Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının %10’unu tip 1 diyabet vakaları oluşturmaktadır. Çocukluk çağında tip 1 diyabet sıklığı ülkeler (bölgeler) arasında farklılık göstermekte ve her yıl 15 yaş altındaki 100.000 çocuktan 1 – 42’sinde diyabet gelişmektedir. Tip 1 diyabet genel olarak kuzey ülkelerinde daha sık görülmektedir.

Bu hastalığı olan kişilerin toplumdan kaçmamaları gerekirse isteklerini grup kurarak birbirlerine yardımcı olmalarını bu etkinliğe katılanların ortak düşünceleri olduğunu dile getirdiler.