Çay üreticileri: enflasyon yüksek, fiyat düşük

0
148

2021 yılı için ÇAYKUR’un yaş çay alım fiyatı açıklandı. Çay hasadının başlamasına çok az zaman kalmışken, 2021 yaş çay fiyatı soruşturmasının birinci bölümü için Recep Memişoğlu, Harun Aksu, Süleyman Hacıbektaşoğlu ve Fatma Genç ile konuştuk. 

“Verilen fiyat üreticinin beklentisini karşılamıyor”

Recep Memişoğlu / Rize, Pazar

Benim daha önce üreticiler adına yaptığım açıklamada, toplamda asgari 4.5 TL-5 TL civarında bir talebimiz vardı. Buna rağmen, fiyatın 3.8-4TL aralığında olacağını, onun üzerinde vermeyeceklerini de düşünüyordum. Çayda, enflasyon oranında bir zam verirler, ama bu resmi enflasyon rakamlarına bağlı olur. Gübre fiyatlarına baktığımızda geçen seneye nazaran %30-35 zam görüyoruz. Resmi enflasyonla, vatandaşın hissettiği enflasyon arasında ciddi bir fark var. Bu anlamda, verilen fiyat üreticinin beklentisini karşılamıyor. Bir de, verilen fiyatı bir “taban fiyat” olarak gömemek gerekir. Bu, Çaykur’un alım fiyatı. Özel sektör, dalgalanmalara bağlı olarak bu fiyatı azaltacaktır. Onu bağlayan bir fiyat değil.

“Bir yılda on beş çuval unumuz çalındı”

Harun Aksu / Artvin, Hopa

Süpermarkette bir araba geçen sene 270 TL’ye doluyordu, şimdi 450 TL’ye doluyor. Sebze meyve yok bunun içinde. Zeytinyağı, salça, makarna, pirinç, şeker, zeytin, baharat gibi. Yani bir çifçinin giderleri! Hayat herkese pahalı. Bir hesap yaptığımızda, bu sene çaya 5.6 TL verilmesi gerekirdi ki, aynı arabayı doldurabilelim. Yine 450 TL’ye alırdım, ama kazancım aynı şeyi sağlamış olurdu. Şimdi artık o da yok. Bu bir karşılaştırma, farklı şeyler yapılabilir. En barizi un. Köy yerinde marketten ekmek almayız, kendimiz pişiririz. 1 yılda 15 çuval unumuz çalınmış durumda. Verilen para, yıllık masraflarımızı ancak karşılıyor. Geçtiğimiz yılın alım gücüyle şu an alım yapıyoruz. Zararına. Bunlar ayrıca Tarım Kredi ve kredi kartlarıyla yaptığımız alışverişler. Faizin dibine vurduk. Dolar kaç bin? Gübre 2650 alındı ama 3000 den ödenecek faizle. Mazot 6.5 TL, işçi kilo işi toplar, özel yarı fiyatına alır, devlet kota kontenjan derken çiftçi hep ezilir. Dekar başına 600 kilo kota verildi. Bu da bizim için büyük problem; bunu verebilmek için, günlük kontenjan yüksek kalabilmelidir. Çaykur fabrikaları yetersiz. Yaş çay alacak fabrikayı hızlandırıp, hemen üretime geçebiliyor musun? Doğal olarak, bu sıkıntıların varlığında, kota politikası da hamasettir. Bize kimse seçim otobüsünden çay atmıyor. Avuç açmamak için mücadele ediyoruz. İyi hesaplandığında çiftçi asgari ücretli işçiden daha az para alıyor. Ama biz burjuva değiliz. Çaya muhtacız. Biz çiftçi olarak tüm çay tarımında devlet destekli organik çay tarımına geçmek isterken devlet hala kimyasal gübreli çayda ısrar ediyor! Bu da çiftçinin ve çayın geleceği için çok önemlidir.

“Çay üreticilerinin sorunları büyümeye devam ediyor”

Süleyman Hacıbektaşoğlu / Trabzon, Of

Fiyat %18 zamlanmış durumda, orana bakınca insanlara yüksek görünüyor. Son yıllarda yaşadığımız kriz ve yüksek enflasyona bakılınca, tatmin eden bir fiyat değil. Ama, çevrede %50’nin üzerinde üretici, bu fiyata itiraz etmeyecektir. Çünkü, geçmişten biriktirdiği bir sermaye var. Oysa, küçük üreticinin kabul ettiği bir oran değil. 5 liranın üzerinde bir fiyat bekliyorduk. Bu fiyat ancak gübreyi karşılayabilirdi. Yıllardır yapılan desteklemeyi aynı oranda tutmak da kabul edilebilir değil. Bütün maliyetler, girdiler değişti. İşçilik masrafı, mazot, nakliye, çayı toplayıp üzerine serdiğimiz bezin bile fiyatı arttı. Geçtiğimiz sene 5 lira olan bez bu sene 20 lira oldu. Bu sene üreticinin cebine bir şey girmeyecek. Burada altını çizmek gerekir, bu açıklanan taban fiyat değil. Çaykur’un üreticilere ödeyeceği para. Özel şirketler, bu fiyatın %30-40 altına çay alıyor. Muhtemelen, 1 liradan fazla kaybımız olduğu zamanlar olacak. Kendi kredilerini bahane edip, kuru çayı satamadıklarını söyleyecekler. Peşin değil, uzun vadeli alımlara yönelecekler. Çaykur’un özelleştirilmesi meselesi gündem olarak duruyor; Çaykur’un geçen seneden aldığı çayları satamadı, deniyor. Dönüm başı 600 kg nasıl alacak? Daha önce de yapamadı. Kota-kontenjan uygulaması ve çayın toplanma süresi, bunu ortadan kaldırıyor. Bu, popülist bir söylem. Dekara 600 kg alsa, özel sektöre çay kalmaz, bu da işlerine gelmez. Buradaki söylem, üreticinin gözünü boyama, kandırmadır. Çay üreticisinin sorunları büyüyor, daha da artıyor. Çay üretici endişeli.

“Fiyatlar üreticileri özel sektörün insafına bırakmaktadır”

Fatma Genç / Araştırmacı

17 Mayıs’ta çay sezonunun açılmasıyla birlikte üreticilerin dört gözle beklediği yaş çay taban fiyatı ve destekleme primi de açıklandı. Yaş çay alım fiyatı 3,87 TL olarak açıklanırken, destekleme fiyatı da yine 13 kuruş da kaldı. Geçtiğimiz yıl müjdeymişçesine duyurulan çay fiyatı bu sene açıklanırken üreticilerin talepleri duymazdan gelindi. Pandemi koşullarında tarihinin en düşük zammı olarak geçen 2020 fiyatı üzerinden yapılan yüzde %17,63’lük bir artışın hiçbir anlamı kalmadı. Neredeyse yüzde yüze yakın artış gösteren gübre fiyatları, işçilik maliyeti, çay bezi, çay makası, yağmurluk, çuval, torba gibi girdi maliyetleri karşısında elinde bir şey kalmayan üreticilerin beklentisi, en azından enflasyon rakamları doğrultusunda bir artış yapılarak taban fiyatının en az 4,5 TL olarak belirlenmesiydi. 6 yıldır artış yapılmayan 13 kuruşluk destekleme priminin de insani koşullara çekilmesiydi. Ancak tüm bu talepler karşılıksız kaldığı gibi üreticiye yine açlık, yoksulluk fiyatı reva görüldü. Bununla birlikte bu yıl da özel sektörün şimdiden fiyat kırma hazırlığı içerisinde üreticiyi çaresiz bırakacağı endişesi de gözardı edilemeyecek kadar önemli. Yıllardır kota ve kontenjanın kaldırılması ve üreticiye alım garantisi vermesi konusunda isyan eden üreticilere karşılık ÇAYKUR, bu yıl açıkladığı kota miktarı da geçen yıl ile aynı, sadece 600 kg ile sınırlı kalmıştır. Ki ilerleyen sezonlarda ÇAYKUR’un özel sektöre alan açmak için kota miktarını daha da düşürdüğü, günlük kontenjan alımları sınırlandırdığını da unutmamak gerek. Yani bu sene açıklanan yaş çay taban fiyatı ne üreticiyi mutlu edecek, ne de özel sektör karşısında yalnız ve sahipsiz olmadığını hissettirecek bir rakamdır. Aksine üreticileri özel sektörün insafsızlığına bırakmaktadır.

Hazırlayan: Umut kocagöz

Bu yazı karasaban.net’den alınmıştır.