Cerattepe’de doğa madene feda ediliyor – Çiğdem Toker

0
423

Hafta sonu Artvin’deydim. Benzersiz doğaya sahip Cerattepe’de madenciliğe karşı 25 yıl önce kurulmuş Yeşil Artvin Derneği’nce düzenlenen “Yağmalanan Artvin” konulu panele katıldık. (Öncesinde, mücadelenin başından bu yana içindeki isimlerden KTÜ Orman Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu’yu dinlemek öğreticiydi.)

Biyoloji alanında dünyaca tanınırlık ve saygınlığa sahip bilim insanı Prof. Ali Demirsoy ile yer aldığımız panel; -Cengiz’in sahibi olduğu- Eti Bakır’ın iktidarın gücünü arkasına alarak yaptığı madenciliğin, kente ve yaşam alanlarına olumsuz etkilerine tanıklık etme ve halkı dinlememize vesile oldu. (Prof. Demirsoy’a -adının prestijinden yararlanmak isteyen eski şirketler tarafından- “burada maden yapılır” anlamına gelecek bir rapora imza atması karşılığında teklif edilen büyük paraları reddettiği Artvin’de bilinen bir sır.

Cumartesi sabah erken saatlerde Dernek Başkanı Nur Neşe Karahan ve Başkan Yardımcısı Nursal Bülbül ile Cerattepe’ye çıktık. Aracın kar üzerinde kıvrılarak tırmandığı tepede, maden galerisine 3 kilometre kala, yan yana görev yapan Jandarma ve özel güvenlik bizi durdurdu ve ancak önceden randevu alarak girebileceğimizi söyledi. Karahan yolun ve girişin ruhsat alanında olmadığını söylediyse de Jandarma valilikçe yeni bir komisyon kararı alındığını iletim hattı gibi hatların varlığı nedeniyle girilemeyeceğini söyledi. Kararı da gösterdi. Dönüş yolunda ağaçların arasından sızan boz renkli suya tanıklık ettim.

HUKUK KİME UYGUN

Şubat 2016’daki direnişin devletin güvenlik gücüyle dağıtılmasının ardından Eti Bakır, Cerattepe’de madencilik faaliyetini görünüşte hukuka uygun bir biçimde sürdürüyor. Ama nasıl? “Görünüş”ün ardında eğilip bükülen, doğru ve vicdana uygun olanı buruşturulup atılan, güç sahibinin arzusuna göre biçimlendirilip şirket çıkarlarına uygun hale getirildikten sonra “uygun” kabul edilen bir hukuk bu.

Artvin halkının “ÇED Olumlu” raporuna karşı açtığı davayı yıllar önce kazanmasına ve bu dava Danıştay’da kesinleşmesine rağmen; konuyla doğrudan bağlantısı olmayan bir genelgeyi dayanak gösterip ikinci bir “ÇED Olumlu” raporu hazırlanması, rapora karşı açılan davanın da avukat Bedrettin Kalın’ın ifadesiyle “Mahkemeyi, kanunu, hakimleri, bilirkişiyi değiştirerek” kazanılması üzerine başlamış bir faaliyet.

Enerji Bakanlığı’nın 2012’deki ihalesini -madencilikte iddialı olmayan- Özaltın’ın kazanıp bir süre sonra Eti Bakır Şirketi’ne tahsis etmesini unutmayalım.

Cengiz Kalyon el ele

08 kadin

Cerattepe‘de madencilik faaliyeti sürerken, yakınındaki Hatila Vadisi Milli Parkı Sınırını da kapsayan üç saha geçen yaz ihale edildi. Enerji Bakanlığı ihalesini Cengiz sahipliğindeki Akcan Madencilik ile Kalyoncu sahipliğindeki Artvin Maden İşletmeleri A.Ş. kazandı. Son ihalelerle Cengiz Holding’e ait Cerattepe maden sahası ile Hatila Vadisi Milli Parkı arasındaki boşluğun kapandığı belirtiliyor.

Cerattepe’de çıkarılan cevher, kurulan teleferikle taşınıp kamyonlarla Murgul’a götürülüp oradan da Samsun’daki izabe tesisinde bakır haline getiriliyor. Balşangıçta bütün bu faaliyetin çevreye zarar vermeyeceği söylenmesine karşın, köylüler kirlenen suyu içen hayvanlarının öldüğünü, suların bulandığını söylüyor. Diğer yandan şirketin altın aranmayacağı açıklamasına karşın inandırıcı bulunmuyor.

Kazanılan ve kesinleşen bir dava varken, hukukun tersyüz edilişi hatırlanırsa haksız da sayılmaz Artvin halkı.

Yeşil Artvin Derneği, 730 kişiyle başvurulan Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak kararı bekliyor. Bekleyiş sürerken mücadelenin bitmediği sıklıkla vurgulanıyor.

Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, panelin ardından salona yaptığı kısa konuşmada “Bu direncin kırıldığını zannedenler yanılıyor” dedi.

Direnci kırmak istiyor

Cengiz Holding’in iktidar nezdindeki gücü, herkesin malumu. Ülke toprakları üzerindeki projelerin çeşitliği, yaygınlığı ve milyar dolarlarla ifade edilen mali portresine bakıldığında, “yandaş”, grubu nitelemek için yeterli gelmeyen bir sözcük. Artvinliler, şehirlerinde ve topraklarında devlet gücünün Cengiz’e “amade olduğunu” dile getiriyor. Şirketin de şehir içindeki bazı pozisyon sahipleriyle girdiği ticari ve parasal ilişkilerle kent halkının direncini kırma çabası içinde olduğunu, ekonomik koşullar nedeniyle “madene iş yapan” kişi ve gruplar olsa da bu durumun mücadelelerini kırmayacağını vurguluyorlar.

Sözcü Gazetesi