Deprem değil, ihmal öldürür!

0
77

Kahramanmaraş merkezli depremlerde on binlerce vatandaşın hayatını kaybetmesine yol açan yapıların denetimine ilişkin eleştiriler devam ediyor. Tüm Emekliler Sendikası Hopa Şubesi de 9 Mart Perşembe günü bir açıklama yaparak, “Bu ecelsiz ölümler nasıl ki Japonya’da, Şili’de can almıyorsa bizde de almayabilir” dedi.

Tüm Emekliler Sendikası Hopa Şubesi Başkanı Saim Aydın tarafından okunan açıklamada, depremler sonrası 44 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği, milyonlarca yurttaşın evinden, köyünden, şehrinden olduğu, şehirlerin tarih ve kültürlerinin yok olduğu hatırlatıldı ve şu ifadelere yer verildi:

“Üzüntümüz büyük   yüreğimiz yanıyor   çok büyük bir yıkım yaşadık. 6 Şubat depremi, maalesef on binlerce canımızı aldı. Yüzbinlerce yurttaşımız yaralandı. Milyonlar evinden, köyünden, şehrinden oldu. Ülkemiz tarihinden, Şehirlerimiz kültüründen oldu.

Bugün, yitirdiğimiz canlarımızı anmak, onların anılarını yaşatmak, yakınlarının acısını paylaşmak için buradayız.

Sizleri; Kahramanmaraş–Hatay–Diyarbakır–Malayta–Osmaniye–Adana–Şanlıurfa–Adıyaman–Kilis–Gaziantep. Yitirdiğimiz canlarımız anısına 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. (Ruhları Şad olsun) yaralılarımızın da bir an önce iyileşmesini temenni ediyoruz.

Ayrıca buradan, depremde ciddi bir dayanışma yaratan, can kurtaran ve bölgemizden katılan HOPAK’ ve çalışma arkadaşlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Yüreğinize sağlık iyi ki varsınız.

Tesellimiz, umudumuzu yeniden yeşerten halkımızın gösterdiği dayanışmadır.

Halkımız, dayanışmanın, gönüllü olmanın en güzel örneğini bir kez daha yaşatmış,

Yaşatmaya devam etmektedir.

Bilindiği gibi; ülkemiz deprem kuşağındadır. Üstelik ülkemizde bunu ilk defa yaşamadık. Sözde tedbirli ve hazırlıklı olmamız gerekiyordu.

Aslında depremler, bir muamma da değildir. Konunun uzmanı bilim insanları neredeyse adres göstermekte ve şiddetini de belirtmektedir. Yani bilinmeyen bir şey değildir.

Peki depremler için önlem almak mümkün müdür?

Tabii ki mümkündür! Eğer bilimsel davranırsanız, bilim ile yaşarsanız, bütçenizde en yüksek payı halkın yaşamı için harcarsanız bu mümkün.

Bilim ve teknolojinin ilerlediği böyle bir çağda, böylesi ölümleri ‘kader’ olarak nitelendirmek,

Bilimi reddetmek, halkı yanıltmak, yaptığınız yanlış tercihlerin üstünü örtmeye çalışmaktır.

Depreme dayanıklı binalar için, zemin etütlerini yapacaksın, Doğayı tahrip etmeyeceksin, yerleşim alanı olarak uygun alanları seçeceksin işte o zaman ölümler kader olmayacak…

Ülkemizde çok sık büyük depremler yaşanmasına karşın, devlet kurumları sanki     hiç deprem olmayacakmış gibi davranmaktadır.

*AFAD neden tek elden Yönetilmektedir? Neden bütçede, en düşük pay ayrılmaktadır?

*Yıllardır deprem vergilerini toplayan devlet, neden yurttaşa ibran göndermektedir?

*Deprem vergilerimiz nerededir? Her yaşanan doğa felaketlerinin ardından neden kaos yaşamaktayız?

ŞİMDİ BURADAN HAYKIRIYORUZ!

Yaşananlar kader değildir. Bu ecelsiz ölümler nasıl ki Japonya’da, Şili’de can almıyorsa bizde de almamalıdır. Kaderimiz enkaz altında kalmak değildir.

Yapılması gereken;

*Yerleşim yerleri, zemin, imar ve bina dayanıklılığı gibi işler bilimsel kurumların denetimine bırakılmalıdır.

*İMAR AFFI – İMAR BARIŞI gibi ne olduğu belli olmayan ve binlerce insanın yaşamına mal olan uygulamalar kesinlikle kaldırılmalıdır.

*Binalar, kurallara ve standartlara uygun yapılması sağlanmalıdır.

*Devlette görev alan sorumlular, kesinlikle atandıkları görevlerin uzmanı olmalı, sadakat yerine liyakat tercih edilmelidir.

Sorumluluğu olanlar hesap vermeli ve derhal istifa etmelidir.

Yaşasın halk dayanışması, yaşasın mücadelemiz.”