Eğitim-Sen’den Milli Eğitimin Bütçesine Eleştiri

0
741

 

ARTVİN-Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş, 2016 Yılı Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesine ilişkin açıklamalarda bulunarak, “2002-2016 yıllarında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın seyri, her fırsatta bütçeden en çok payı eğitime ayırdık diyenlerin halkı nasıl kandırdıklarının, eğitim bütçesi üzerinden gerçekleri nasıl çarpıttıklarının ispatı niteliğindedir” şeklinde konuştu.

Gümüş yaptığı açıklamanın devamında; “2016 MEB bütçesi, bugün meclis plan ve bütçe komisyonunda görüşülmeye başlanmıştır. Eğitim bütçesi, geçmiş yıllardaki bütçelerin kopyası sayılabilecek bir şekilde, eğitimin en temel ihtiyaçlarını görmezden gelen, sadece zorunlu harcamaların dikkate alındığı bir içerikte hazırlanmıştır. Yıllardır kamu hizmetlerine ayrılan kaynaklar, özellikle eğitim ve sağlık alanında sadece rakamsal olarak artmakta, eğitime yönelik kamu yatırımları açısından bakıldığında belirgin bir azalma yaşandığı görülmektedir.

2014 yılında 62 milyar TL olan MEB bütçesi, artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve acil çözüm bekleyen altyapı sorunlarına rağmen 2016 yılı için 76 milyar 354 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bütçe rakamları içinde en kapsamlı ve en yaygın kamu hizmetleri içinde yer alan eğitime ayrılan payın sadece rakamsal büyüklükleri üzerinden övünenler, yıllardır bu payların nerelere, hangi kalemlere harcandığı konusuna hiç girmemektedir.

2016 MEB Bütçesi, Eğitim Harcamalarının Halkın Sırtına Yıkıldığının Kanıtıdır

Yıllar itibariyle baktığımızda MEB bütçesinde sayısal olarak bir artış yaşanmasına rağmen, asıl bakılması gereken eğitim bütçesinin milli gelir içinde ne kadar yer aldığıdır. Geçtiğimiz 13 yıl içinde MEB bütçesinin milli gelire oranı belirgin bir değişiklik göstermemiştir. Eğitime en çok pay ayırdığını iddia eden AKP hükümeti döneminde eğitim bütçesinin milli gelire oranı OECD ortalaması olan yüzde 6’nın ancak yarısı kadardır. Son dört yılda yaşanan göreceli artışın temel nedeni ise, eğitimde 4+4+4 dayatması nedeniyle derinleşen sorunların içinden çıkılamaz hale gelmesi, okulların dönüşümünün yanı sıra derslik ve öğretmen açıklarının artması, özellikle okulların altyapı ve donanım eksikliklerinin yarattığı sorunlardır.

TÜİK’in 2014 eğitim harcamaları araştırmasına göre 2014’te toplam eğitim harcaması 113 milyar 571 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde halkın cebinden yaptığı eğitim harcamaları ise özellikle 4+4+4 sistemi sonrasında hızlı bir artış göstermiştir. 2011 yılında 13,6 milyar TL olan cepten yapılan eğitim harcaması miktarı, ilk üç yıl içinde yaklaşık 10 milyar TL artarak 22,5 milyar TL’ye (%19,8) ulaşmıştır. Eğitimde yaşanan ticarileşme ve özel okul teşviklerinin aynı hızda sürmesi durumunda cepten yapılan eğitim harcamalarının 2016’da 30 milyar TL’yi zorlaması kaçınılmaz görünmektedir.

MEB Bütçesinin Büyük Bölümü Zorunlu Harcamalara Gitmektedir

MEB bütçesinin rakamsal büyüklüğünün temel nedeni, hükümetin eğitime verdiği önemden değil, büyük ölçüde personel harcamalarından kaynaklanmaktadır. Bu durumun farkında olan MEB, eğitim emekçilerini esnek, kuralsız ve güvencesiz çalıştırmak için gece gündüz çalışmakta, öğretmenleri performans değerlendirmesine tabi tutarak, esnek ve angarya işlerde çalıştırmak için proje üstüne proje geliştirmektedir.

MEB bütçesinin büyük bölümü personel giderleri ( yüzde 69) ve sosyal güvenlik devlet primi giderlerine (yüzde 11) gitmektedir. Başka bir ifadeyle, eğitime bütçeden en çok payı ayırdıklarını iddia edenler, bu payın yüzde 80’inin personel harcamalarına gittiğini gizlemeye çalışmaktadır. 2016 MEB bütçesi içinde mal ve hizmet alım giderlerinin payı yüzde 9, cari transferler yüzde 3, diğer giderler ise yüzde 8’dir.

Eğitim Yatırımları Belirgin Bir Şekilde Azalmaktadır

2002-2016 yıllarında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın seyri, her fırsatta “Bütçeden en çok payı eğitime ayırdık” diyenlerin halkı nasıl kandırdıklarının, eğitim bütçesi üzerinden gerçekleri nasıl çarpıttıklarının ispatı niteliğindedir.

MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17,18 iken, eğitim hizmetlerinin sunumu açısından çok önemli olan bu rakam 2009’da yüzde 4,57’ye kadar düşürülmüştür. 4+4+4 sonrası zorunlu olarak artışa geçen oran 2014 sonrasında yeniden azalmaya başlamıştır. 2016 yılı itibariyle MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılması düşünülen pay, 2015’e göre daha da azalarak yüzde 8,23 olarak belirlenmiştir. Bunun tek anlamı, eğitimde yaşanan yoğun ticarileşme sürecinin artarak devam edeceği, velilerin 2016’da cebinden yapacağı eğitim harcamalarının kaçınılmaz artacak olmasıdır.

Eğitimden beklenen amaçların gerçekleşmesi, artan öğrenci sayısı, derslik açıkları, eğitimin niteliğinin yükselmesi, fiziki alt yapı ve donanım eksikliklerinin giderilmesi, öğretmen açıklarının giderilmesi ve diğer sorunlar için mevcut bütçe anlayışının acilen değişmesi gerekmektedir.

Taleplerimiz; MEB bütçesinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalı, başlangıç olarak OECD ortalamasına çıkarılmalıdır… Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına derhal son verilmeli, eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay mutlak anlamda arttırılmalı, eğitimi ticarileştirmeyi hedefleyen, özel sektörle yapılan ya da yapılacak olan ortak projeler iptal edilmelidir.

Artan oranlı vergi dilimi uygulamasına son verilmeli, ek dersler başta olmak üzere, tüm ek ödemeler temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalıdır. 2016 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır. Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine yılda iki kez en az bir maaş tutarında ödenmelidir. Eğitim emekçilerinin 3600 ek gösterge talepleri doğrultusunda düzenleme yapılmalıdır. Öğretmen, akademik personel, memur ve yardımcı hizmetli açıkları kapatılmalı, en az 300 bin öğretmen, 80 bin yardımcı hizmetli ataması acilen yapılmalıdır. Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.

Eğitim Kamusal Bir Haktır, Hiç Kimse Eğitim Hakkından Mahrum Edilemez

Eğitim, devredilemez bir kamusal haktır. Bu alanda yapılan çeşitli araştırmaların da gösterdiği gibi, devlet okullarında paralı eğitim uygulamaları yaygınlaştıkça, en düşük gelir dilimindeki yüzde 20’lik kesimin gelirleri içinde eğitim harcamalarına ayırmak zorunda oldukları pay artmaktadır. Söz konusu artış ise ancak gıda ve sağlık harcamalarından kısılarak gerçekleştirilebilmektedir. Bu koşullarda devlet okullarında eşitsizlikleri derinleştiren örnekler, var olan toplumsal eşitsizlikler doğrultusunda okulları tasnif etmeye yaramakta ve zenginle yoksula ayrı ayrı “devlet okulu”, hatta aynı devlet okulu içinde gelir durumuna, başarı düzeyine göre farklı “sınıflar” oluşturulmasının önünü açmaktadır. Piyasacı eğitim sistemi, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin müşteri haline getirilmesini hedefleyerek, toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar, farklı bölgeler, birbirleriyle rekabet içine sokularak eğitim hizmetleri piyasa kurallarına göre düzenlenmektedir. Yapılması gereken, kamusal kaynakların yine kamusal bir hak olan eğitim için, özel çıkarlar değil, toplumsal çıkarlar gözetilerek değerlendirilmesi ve sadece eğitimde değil, bütün alanlarda kamu harcamalarının payının arttırılmasının sağlanmasıdır. Bütçeye ilişkin ekonomik önlemlerin yanı sıra, Eğitim Sen’in yıllardır savunduğu ve eğitim hakkının temel ayaklarını oluşturan kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim talebi gerçekleşmediği sürece, ne eğitimin niteliğini yükseltmek, ne de eğitimde yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretmek mümkün değildir” ifadelerine yer verdi.