Yüz yıllardır insanlığın statüsüne bile dahil olan, her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırması için elbise modelleri tasarımlarında artışa gidilen kıyafetlerdir. Ancak bu yüzyıllar boyu süregelen elbise tartışması hiç bitmemiştir. Ve her kadın diğer kadınlarla ya da kendi içerisinde sürekli bu konu hakkında tartışma içerisindedir. Pek bir sonuca varılmasa da bu tartışmanın kadınlara kattığı çok önemli bir özellik vardır. Moda anlayışı. Bu tartışmaları sürekli yaparak kadınlar kendi çerçevelerinden bir moda anlayışı benimsiyorlar. Bu anlayışı kimine göre doğru, kimine göre yanlış bir şekilde faaliyete dökerek şıklıklarına şıklık katıyorlar. Yukarıdaki güçlü kesimlerin giydikleri moda, aşağıdaki kuvvetsiz kesimlerin giydikleri geçim derdiyken, bunu yapmak zordu. Ancak günümüzde herkes istediği her elbiseyi özgürce alabiliyor ve giyebiliyor.
Alım gücünün ve sosyalliğin artışı sayesinde elbise modelleri de sürekli değişerek, yeni bakış açıları katmaya başladılar. Bu sayede her elbise alışında kadınlar fiyatından önce onu alırken duyacağı tepkilere, üzerinde nasıl duracağına ve nerelerde giyebileceğine yoğunlaştılar. Bu iyi bir bakış açısı sayılmasa da maalesef diğerleri bu açıdan çok daha kötü olduğu için en mantıklısı bu gibi görünüyor. Çünkü elbise alırken “o ne der, bu ne söyler?” diyerek değil de; “ya bunun altına acaba babet mi giysem, esem mi?” diyerek alınmalıdır. Çünkü elbiseniz sadece sizi ilgilendirir. Boyu, rengi, dikişi, duruşu, bel ölçüsü sizindir. Size ait bir elbise için bu soruları sormak da yanlıştır. Üstelik moda anlayışını da körelterek insanların özgürlüklerini kısıtlar. Moda anlayışınızı kendi açınızdan geliştirmek için önce kendinizde nasıl durduğunu inceleyin.
