Karadeniz’le sözleşi

0
634

Mehtap Temiz

 

Her tulum sesine, her kemençe sesine güzel bir manzara iliştiririm ben. Yemyeşil bir görüntü, aklınıza gelebilecek her türden yeşil. Bulutları yeryüzü ne indirir tulum sesi, sizinle horona durduklarını sanırsınız çoğu zaman. Bir türkü iner yamaçlardan sislerin içinden…

Hey gidi Karadeniz
Doldu da taşamadi
Etmeyelim sevdalık
Edenler yaşamadi.

Bir kere duydunuz mu o türküleri, tulumun ve kemençenin sesini, o güzelim görüntüsünü, dünyanın neresine giderseniz gidin belleğinizde taşırsınız. Tulum görüntü olur, akan bir dereyle karışır sesi, bembeyaz köpükleri buluta ve sise dönüşür derenin. Bir horon olup akar dağların yamaçlarından. Farklı dillerden seslenir size Karadeniz, diller birbirine karışır türkülerde. O güzel manzara güzel insanlara dönüştürür sizi. Bin bir renk çiçek sunan  bir doğa başka renkleri de sevmenizi sağlar, bütünleştirir sizi sizden olanlarla ve olmayanlarla. Rengarenk yeşil ve çiçek, rengarenk dillere, müziklere, kültürlere ve rengarenk insanlara dönüşür Karadeniz’de.

Güzel bir kadındır aslında Karadeniz, insanlara güzellikler sunmaya çalışan. Üzerindeki kadın emeğinden kadınlaşmıştır. Nemlenir çoğu zaman gözleri, çok çok ağlar… Niye ağladığını da bilir aslında üzerinde yaşayan insanlar.

Söyle meseler de birbirlerine. Gidenlere, gönderilenlere, bir daha dönemeyenlere ağlar. Kalanlar unutmaz; unutturmaz çünkü Karadeniz. Sisler dağılır birden, hüzün kaybolup gider, neşelenir, dalgalanır, birden renk değiştirir gözünüzün önünde. Birden hem de. Bir hüzün bir neşe olur Karadeniz insanı olmanın gereği. Bir fıkra anlatır size ke ndiyle dalga geçerek. İnsan kendini en çok böyle sever, kendinde olmayanı da.

Dağlarından, yaylalarından beyaz köpükler iner, horona duran dereleri kocaman bir halka olur Karadeniz’e kavuşup. Ve ben otururum kıyısında… Hepimiz otururuz…

Hepimiz uzaklara dalıp gideriz… Ve hep güzellikler gelmez aklımıza … Başka bir hikaye gelir aklımıza … Adına ne derseniz deyin Karadeniz’in güzelliğine benzemeyen bir hikaye …

Çok çok ağlar Karadeniz …
En çokta susanlara …
Size ve kendine ağlar…
Karadeniz konuşur…
Dinlemek size düşer…
Dedim ya…
Birden değişir Karadeniz …
Dili, hüznü, anlattığı hikayeler…

Niye dalıp gittim ben şimdi, güzelliklerden bahsederken. Set çekilen, uzaklaştırılan bana yabancılaştırılan bir denize mi özlem biriktiriyorum içimde. Ben buradaydım ve o da buradaydı kıyılarına set çekmeden önce. Tam karşımda durup bu kadar uzağa gitmek bu kadar yabancılaşmak yakışır mıydı bize. Sen isyan ettin biz sustuk …

Niye dalıp gittim ben şimdi, çıkışı olmayan yollara. Sana yabancılaşmak kendime yabancılaşmaktı. O yüzden çıkamıyorum kendi içimden, set çektim kendime bile. Şimdi çocuklarını uzaklaştırıyorlar senden, bembeyaz doruklardan güzellikler getiren çocuklarını, çiçekler toplayan, kar suları toplayan, yaşanmışlıklar biriktiren, tertemiz başlayıp kirletilerek ilerleyen çocuklarını. Yine mi susuyorsun diyeceksin, biliyorum. Önce senin yolunu kesmeleri bu yüzdenmiş, çocuklarını daha rahat almak için birikmesinler birlik olmasınlar, dalgalanmasınlar bize karşı diyerekten. Seni hapsettiler sonsuz maviliklerinle, şimdi de akışlarını, kavuşmalarını, insanla ve doğayla bütünleşmeni almak istiyorlar. Bu yüzden utanarak geçişim üzerine geçirilen yollardan, Unutturmaya çalışmam yüzümü bu yüzden.

Hatırlarsın bilirim hepimizin yüzünü tek tek. Sana yoldaş olanları da, beton yığınları içine sığdırmaya çalışanları da. Yüzüne yansıttığın yeşilliğin uzaklaşması en iyi sen hatırlarsın. O yüzden hala belleğinde saklarsın o yeşili, maviliğine karıştırarak.

Susmadım aslında, şimdi de susmayacağım gibi. Biliyorum artık sis denizi oluşturmanın anlamını. Saklamaya çalıştığını, seni anlamayanlara güzelliklerini göstermek istemedin, seni yok etmek isteyenler için gökyüzüyle yoldaş oldun. Görüp senden almasınlar diye güzelliklerini.

Etmeyelim sevdaluk
Edenler yaşamadı…

Diyen senin sesindi. Belki de seni anlamayanlara sitemindi. Ama biliyorum ki tulum ve kemençen susmadıkça, horona durdukça derelerin… Horona katılan insanlar belleklerinde o güzel görüntünü hep saklayacak.

Renklerini, renkli bir dünyanın şekillenmesi için hayatlarına hep iliştirecek. O yüzden sevdaluk edelim Karadeniz…

Sevdaluk etmeden yaşamak horonlarımıza yakışmaz …