“Karşı Mahalleye” nefretin ötesine geçmek: Fiyat bekleyen fındıkçılar üzerine bir deneme

0
1428

Murat Büyükyılmaz

Geçtiğimiz haftalarda fındık üreticilerinin tepkilerine yer veren haberler çıktığında, son birkaç yıldır kendisi de yaz aylarında fındık bahçelerinde terleyen biri olarak yakından bildiğim dertlerden çok haberin altına yapılan yorumlara kaptırdım kendimi. Yüzlerce insan, sayfalar dolusu yorum yapmış, ihmal edilebilecek bir kısmı hariç hemen hemen hepsi benzer söylemleri dile getirmişti. Dile getirmişti dememe bakmayın, yüzlerce insan öfke kusmuş, hakaretler yağdırmış, bol bol “beter olsunlar” demişti.

24 Haziran seçimlerinde AKP’ye ve Erdoğan’a yüksek oranlarda oy veren Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan fındık üreticilerinin dile getirdiği mağduriyet “hak edilen” bir durum olarak görülüyor, fındık üreticilerinin oy tercihleri sebebiyle daha da kötüsünü yaşamaları isteniyordu bu yorumlarda.

16 yıllık AKP iktidarının kutuplaştırıcı siyasetinin sonucu olarak ortadan ikiye bölünen Türkiye’de tarafların birbirlerine karşı duydukları öfke elbette yeni bir durum değil fakat AKP/Erdoğan ile milyonlarca destekçisini eşitlemek ve oy tercihlerine sebep olan sınıfsal ve toplumsal etkenleri hesaba katmaksızın fındıkçıları “düşman” ilan etmek kabul edilebilir bir durum değil.

fındıkiscileri

Özellikle toplumun ezici bir çoğunluğunu oluşturan emekçi sınıfların çıkarını gözeten bir bakış açısına sahip olduğunu iddia eden öznelere düşen görev, özelde fındık üreticilerinin genelde ise emekçi sınıfların tüm mağduriyetlere rağmen nasıl olup da hala bu mağduriyetlerin sorumlularına destek vermeye devam ettiğini anlamak, açıklamak ve bunu değiştirecek bir mücadeleyi var etmektir.

Kanımca işe söz konusu seçim sonuçlarının ortaya çıktığı Doğu Karadeniz Bölgesi’nin sınıfsal ve toplumsal yapısını çözümlemekle ve bu noktada tarımsal bir meta olarak fındığa daha yakından bakmakla başlamak gerekir.

Dünyada ve Türkiye’de fındık ekonomisi
Dünyada toplam fındık alanı 800-880 bin hektar arası değişirken bu miktarın % 80’i Türkiye’de yer alıyor. Toplam fındık ihracatının son 6 yıldaki ortalaması 660 bin ton olarak gerçekleşirken bu miktarın % 76’sı gibi ezici bir çoğunluğu Türkiye tarafından ihraç ediliyor. Hava durumuna ile tarımsal faaliyetin verimliliğine bağlı olarak fındık üretiminde gerçekleşen dalgalanmalara ve birden fazla faktörden etkilenen fiyatlara bağlı olarak farklılaşmakla birlikte Türkiye’nin ekonomisinin fındık üretiminden sağladığı ihracat geliri ise yaklaşık 2 milyar TL.

Diğer yandan, kullanım alanın genişliği Türkiye açısından fındığın iç tüketimde de önemli bir tarımsal ürün olarak değerlendirilmesine olanak sağlıyor. Üretilen fındığın %15-20’si yurt içinde tüketilirken kişi başına tüketimin ise 500-600 gram seviyelerinde olduğu tahmin ediliyor.

findik iscileri

Böylesine büyük bir ekonomik faaliyet olan fındık üretimi, iç içe geçmiş bir çok çelişkiyi ve çatışmayı bünyesinde barındırıyor.

“Ne oldu da fındığımız para etmiyor?”
Yazının başında değindiğimiz fındık üreticisinin dile getirdiklerine daha yakından bakarak devam edelim.

Alım fiyatlarının düşüklüğünden ve maliyetlerin yüksekliğinden bahseden Fatma Işık, bölgedeki yüzbinlerce insanın ortak duygu ve düşüncelerini ifade ederek “Fındık bizim geçim kaynağımızdı. Şimdi ise iki aile bile fındıktan geçinemiyor. Eskiden biz fındıkla düğünümüzü yapardık, çocuklarımızı okuturduk, şimdi ne oldu da fındığımız para etmiyor? Devleti yönetenler çaresizliğimize çözüm üretmek yerine bizi mağdur ediyor. Fındığım hesaplamalarıma göre 14 lira. Bunun 17 lira olması gerekiyor ki ben geçinebileyim. Biz ne ile geçineceğiz? ‘Sizi mağdur etmeyeceğiz’ diyenler neredeler? Üreticiyi kimse düşünmüyor” şeklinde konuşmuştu.

Fındık üreticisi Fatma Işık’ın ortaya attığı soru kritik: Türkiye’nin tarımsal üretiminde ve ihracatında çok önemli bir yer teşkil eden fındık ne oldu da artık para etmiyor?

Geçmişte insanların elde ettikleri gelirle düğünlerini yaptıkları, çocuklarını okuttukları, geçimlerini sağladıkları fındık üretimi şimdi bırakın bunları yapmayı, maliyetleri bile karşılamaya yetmiyor.

1 kilo fındığın üretim maliyeti 13-14 TL’yi bulurken geçen yıl fındık alım fiyatları 8-10 lira civarındaydı. Bu yıl da fındık alım fiyatlarının artan maliyetlerin altında olacağı endişesi hakim.

Bunun sebebi, aşağıda kısaca değineceğimiz üzere genel olarak fındıktaki dönüşüm ve özelde de iktidarın fındık üreticisini ve işçileri destekleyen politikalar yürütmemesi olarak ifade edilebilir.

fındık ihracatı

FİSKOBİRLİK’ten Nutella’nın sahibi Ferrero’ya fındıkta dönüşüm
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 2500 yıldır yetiştiriciliği yapılan ve 600 yıldır ihraç edildiği bilinen fındığın üretimi, on yıllar boyunca devlet desteği ile sürdürüldü. Bu noktada ayrıntılı bir çalışmada değerlendirilmesi gereken fındık üretimi ile devlet müdahaleleri arasındaki ilişkiye kısaca değinmek gerekiyor.

10 Ekim 1935 tarihinde toplanan Birinci Ulusal Fındık Kongresi’nin ardından kurulan FİSKOBİRLİK ile başlayan desteklemeler, 2000 yılı öncesinde devletin AB’ye verdiği taahhütler ve IMF ile DB’nin talepleri doğrultusunda 2000 yılında çıkarılan 4572 sayılı yasa ile FİSKOBİRLİK’in özerk bir yapıya kavuşturulması sonucunda niteliksel bir dönüşüm yaşadı.

Bu dönüşümün sonuçlarının fındık üreticisi açısından önemi, onyıllarca FİSKOBİRLİK tarafından gerçekleştirilen destek alımları ile fındık fiyatlarına müdahale eden devletin artık Doğrudan Gelir Desteği (DGD) yöntemi ile tarımsal üretime müdahaleyi benimsemiş olmasıdır.

Destekleme alımlarının yerine DGD’nin benimsenmesi fındık üretiminin miktarını azaltan ve fiyatını düşüren bir etkiye yol açarken fındık üreticisi açısından bugünkü mağduriyetlerin yolu açılmış oldu.

Fındık üreticisini etkileyen bir başka gelişme de Türkiye’nin en büyük fındık ihracatçısı Oltan Fındık Şirketi’nin Türkiye açısından en büyük ithalatçı olan Ferrero tarafından satın alınması ile gerçekleşmişti.

Böylece İtalyan Ferrero şirketi, fındık pazarında neredeyse tekel konumuna geldi.

Başta Ferrero olmak üzere alım yapan şirketler ve tüccarlar, devletin üreticiyi koruyan müdahalelerinin yokluğunda, fındık fiyatında belirleyici oluyor.

Fındık hasatının yaklaşmasıyla birlikte rekolte yani fındık üretiminin o sezondaki miktarı üzerinden yapılan spekülasyonlar ve manipülasyonlar sonucunda üretim maliyetinin çok altına düşürülen fiyatlar sonucunda ise fındık üreticileri geçinemiyor ve haklı olarak tepkilerini dile getiriyor.

Diğer yandan, Ziraat Mühendisleri Odası’nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı fındık raporu, fındık üretiminde ezici bir paya sahip olan Türkiye’nin uluslararası fiyat oluşumundaki etkisizliğine dikkat çekiyor ve önemli saptamalarda bulunuyor.

Üretimde ilk sıradaki Türkiye fiyatlara etki edemiyor
Türkiye’nin fındık üretiminde ciddi bir reforma, yenilenmeye ve verimliliği artırma ihtiyacı olduğunu, fındık üretiminde ilk sırada olmakla birlikte, fiyatların belirlenmesinde etkili olamadığını belirten ZMO, “Fındık fiyatları, fındık üreticisi olmamasına rağmen, çok düşük fiyatla satın aldığı fındığı işleyip ihraç eden Almanya’da, Hamburg Fındık Borsası’nda belirlenmektedir” açıklamasında bulunuyor.

Toprak Mahsülleri Ofisi’nin bir an önce fiyat açıklaması yaparak piyasadaki belirsizliği gidermesi ve üretici lehine bir fiyattan fındık alımı yaparak üreticinin korunmasını talep eden Ziraat Mühendisleri Odası, “fındık için söylenecek son söz, mevcut olan iktidar ve buna bağlı TMO, şirketlerin yanından daha çok üreticinin yanında olmalıdır” diyerek iktidara çağrıda bulunuyor.

fındık

Fındıkta kaybedenler: Üreticiler, tarım işçileri ve fındık fabrikası işçileri
Fındık, sadece 330 bin fındık üreticisi aile için değil, yabancı uyruklu göçmenler, Kürt yurttaşların yoğunluklu olarak yaşadığı illerinden hasat zamanı bölgeye gelen onbinlerce tarım işçileri ve fındık fabrikalarından çalışan işçiler için de geçim kapısı. Bu alandaki her kötüye gidiş, onları da derinden etkiliyor.

Artan maliyetler sonucu üreticiler tarım işçilerini istihdam etmek yerine daha fazla kendi emekleri ile hasada yönelmeleri, tarım işçilerine olan ihtiyacı azaltan bir etkiyi ortaya çıkarıyor.

Başka bir başlık da fındık fabrikalarında çalışan işçiler…
Kısa bir süre önce Trabzon’un Maçka ilçesinde çoğunluğu kadınlardan oluşan 300 işçiye çalıştıkları fındık fabrikasından 6 ay süreyle ücretli olarak izin verilerek çıkarıldılar.

Fabrikanın sahibi olan şirket hiçbir elle tutulur açıklama yapmazken ilçedeki genel algı fabrikanın kapanacağı yönünde. Yani 6 ayın sonunda -eğer o zamana kadar birşeyler yapılmazsa- büyük ihtimalle ezici çoğunluğu kadınlardan oluşan 300 işçi işsiz kalacak. Patriyarkal kapitalizmin yazılı olmayan yasası gereği ilk feda edilecekler ise yine kadınlar olacak.

Maçka’da kapatılmak istenen fabrikanın sahibine gelecek olursak; öve öve bitirilemeyen, tadından yenmeyen Nutella’nın üreticisi İtalyan Ferrero şirketi.

Fabrikanın başka bir “ilginç” hikayesi de var. 90’larda yerli ve milli Oltan şirketi tarafından kutulan fabrikanın arazisi o yıllarda ilçe olan Esiroğlu’nun belediyesi tarafından neredeyse karşılıksız olarak bu şirkete devredilmiş. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en büyük fındık alımı yapan şirketi Oltan’ı batma noktasına getiren borçlarını ödeyerek satıl alan Ferrero ise hem bu fabrikanın hem de bölge fındığının neredeyse tek sahibi olmuş.

Fındıkta halkçı alternatiflere ihtiyaç var
24 Haziran seçimlerinde AKP’ye ve Erdoğan’a yüksek oranlarda oy verilen Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan fındık üreticilerinin ve işçilerin sadece oy tercihleri üzerinden nitelenmeleri ve konumlandırılmalarını reddetmek gerektiğini yazına başında belirttik.

ileride ayrıntılandırmak üzere, söz konusu oy tercihinin nedenleri hakkında birkaç not düşmek mümkün.

Öncelikle, bölgede sosyalist hareketin mücadele tarihinin oldukça güçlü olduğunu belirtmek gerekiyor. Bölgedeki sosyalist hareketin mevcut durumda etkisiz olmasının sebepleri ayrı bir tartışma konusu, fakat bu etkisizliğin bölgedeki oy tercihlerinin ortaya çıkmasındaki payının büyük olduğu şüphesiz.

İkinci olarak, sosyalist hareketin etkisizleşmesine paralel olarak gelişen mafyatik ilişkiler ağı ve bu ağın AKP ile kısmen tasviye edilerek dönüşüme uğratılması sonucunda ortaya çıkan yapının siyasi alana etkisi.

Üçüncüsü, AKP’nin Türkiye iktidara gelişinden bugüne ciddi beceriksizlikler gösteren sosyal demokrasi, neredeyse bu bölgeyi iktidara hediye etti. Elindeki belediyeleri kaybeden CHP’nin toplumsal alandaki etkisi de hızla eridi.

Dördüncüsü, Türkiye’den oy alabilen ve tüm ülkeyi temsil edebilen yapısına rağmen AKP’deki Karadeniz kökenli siyasetçilerin ağırlığı. Her dönem değişen oranlarda olmakla birlikte Karadeniz kökenli siyasetçilerin ağırlığı ve Erdoğan’ın Rizeli olması bölgede oldukça önemsenen bir etken ve bu etki oy tercihlerine yansıyor. Özellikle Türkiye’nin 50’ye 50 olarak taraflaşmasının ardından taraflar arasındaki gerilim bu etkiyi güçlendiriyor.

Beşincisi, bölgenin verdiği göç ile ilerici düşünceye daha açık olan kentli ve eğitimli nüfusun azalması ve geride kalan köylü ve yaşlı nüfusun dini cemaatlere ve dinin siyasal çıkarlar için kullanılmasına açık olması.

Yukarıda kabaca sıraladığımız sebeplerin derinlemesine tartışılması elbette gerekiyor ve bu gerekliliği ileride gerçekleştireceğimiz bir başka çalışmaya ertelemek durumundayız.

Fakat, tüm bu sebeplere ve ortaya çıkan sonuca rağmen, bölgedeki emekçilerin mağduriyetlerini giderecek ve onların sorunları etrafında birlik olmalarını sağlayacak stratejiler üretmek mümkündür.

Bir soru ile bitirelim…
Bütün bunlar ve daha fazlası olurken toplumsal dönüşümün temsiliyeti iddiasındaki öznelerin konumları ve yönelimleri nedir?

Açıkçası sınırlı çabaların ve olgunlaşmamış niyetlerin dışında kayda değer bir yönelim göremiyorum.

Bölgedeki üretici halk ve emekçilerden tüketiciye kadar geniş bir “biz” tanımı yapacak olursak, karşımızdaki güçten öğrenmeyi deneyebiliriz.

Ferrero İnovasyon ve Stratejik İş Birimlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Fındık Şirketi Operasyon Direktörü Aldo Uva:

“Çiftçiler kooperatif kurabilir, organize olabilir. Alımlarda eli daha güçlü olur. Fındık stratejik olmalı Türkiye için, taktiksel değil.”

İlerleyen süreçte olası hakçı alternatifler üzerine tartışmaya buradan başlayabiliriz…

Kaynaklar:
– ALP, Erdinç. Fındık Örneğinde Tarımı Destekleme Politikalarında Dönüşüm. YILDIRIM, Deniz- HASPOLAT, Evren, Değişen Karadeniz’i Anlamak içinde. Phoenix Yayınevi, 2016, Ankara.

– ZMO Fındık Raporu, http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=26370&tipi=17&sube=0

– Karadeniz İhracatçı Birlikleri, Fındık İstatistikleri, http://www.kib.org.tr/tr/ihracat-istatistikler-findik-istatistikleri.html

– Fındık üreticisi isyanda: Bizi düşünen yok!, Birgün Gazetesi, https://www.birgun.net/haber-detay/findik-ureticisi-isyanda-bizi-dusunen-yok-224770.html

– Şirket İtalyanlara satıldı 300 işçi işsiz kaldı, İleri Haber Portalı, http://ilerihaber.org/icerik/baslik-88123.html

– Ferrero: Sağlık trendi fındıkta Türkiye’yi maden yapacak, Dünya Gazetesi, https://www.dunya.com/sirketler/ferrero-saglik-trendi-findikta-turkiyeyi-maden-yapacak-haberi-395769