Özel Röportaj | Selahattin Demirtaş: Hele bu sene de toplayun, çaya para geleyi

2
3148

Muharrem İnce’nin Borçka mitingi sonrasında, her adayın Artvin ve Karadeniz’de programları devam ederken; demokrasiye, doğa ve insan haklarına gönül vermiş bireyler olarak akıllarımızda şöyle bir soru oluştu: “Peki ya Demirtaş?”

Her aday Artvin ve Karadeniz mitinglerini gerçekleştirip bölge üzerine programlarını anlatırken, bizler de tutuklu bulunan Sayın Selahattin Demirtaş ile avukatları aracılığıyla bir röportaj gerçekleştirip; kendisinin Artvin ve Karadeniz bölgesine dair fikirlerini ve projelerini konuşmak istedik.

Bizleri kırmayıp sorularımıza cevap verdiği için kendisine ve röportajda emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Röportaj: Eren Dağıstanlı – Şendoğan Yazıcı

Diğer adayların Karadeniz ile bağları gündeme geldi. Sayın Erdoğan Rizeli, Sayın İnce’nin annesi Rizeli, Sayın Akşenir’in eşi Rizeli… Sizin de “Seni Başkan Yaptırmayacağız” çıkışınızda boynunuzda Rize keşanı vardı. Bu bir tesadüf müdür, yoksa iktidara giden yol Rize’den mi geçiyor?

Röportaj imkanı için teşekkür ediyor ve bütün emekçilerinize, sizler aracılığıyla Karadeniz halkına selam ve sevgilerimi iletiyorum.

RİZE’DE VAR BİR KERAMET

Doğrusu, o konuşmayı yaptığım grup toplantısına Karadenizli kardeşlerimiz de izleyici olarak katılmış ve tesadüfen ben kürsüye çıkmadan hemen önce boynuma Rize keşanını takmışlardı. O günkü konuklarımız uzun bir grup konuşması dinlemek için gelmişlerdi, ama tarihin en kısa grup konuşmasına tanıklık etmiş oldular. Bunların hepsi rastlantı olsa da, demek ki Rize’de var bir keramet 🙂

Özellikle Karadeniz bölgesinde partinize karşı olumsuz eleştiriler ve hatta saldırılar çokça gündeme geliyor. Bunun sebeplerini neye bağlıyorsunuz?

Önce iğneyi kendimize batırmalıyız. Biz kendimizi yeterince ve doğru bir şekilde anlatamamışız demek ki. Bununla birlikte iktidarın ve yandaşlarının kesintisiz bir şekilde aleyhimize yürüttükleri düşmanlaştırma kampanyalarının da önemli bir etkisi var. Bir de 12 Eylül Darbesi sonrasında adım adım Karadeniz halkının sistematik bir yönelimle milliyetçileştirilmeye çalışılmasının, sol-demokratik damarın tasfiyesinin de rolü var elbette.

Karadeniz’de yaygın olarak “PKK=HDP” algısı yaratılmış durumda. Bu türden yaklaşımların önüne ne şekilde geçmeyi planlıyorsunuz, bu fikrin kırılabileceğini düşünüyor musunuz?

HDP’nin Türkiye için öne sürdüğü demokrasi, barış ve birlikte yaşam politikalarını daha iyi ve  ikna edici bir şekilde anlatabilmeliyiz. Karadeniz insanında HDP’ye karşı oluşturulan ön yargıları kırmak ve halkla buluşmak için hem şovenizmin etkilerini kırmalıyız, hem de HDP’nin bütün Türkiye’yi kucaklayan projelerini, çözüm önerilerini görünür kılmalıyız. Bu konuda daha sabırlı, kararlı bir çalışmayı ısrarla sürdürmeliyiz. Elbette şiddeti hepimiz dışlamalıyız, mutlaka barışa kavuşmalıyız.

KARADENİZ OLMADAN BARIŞ OLUR MU?

Bunu da sırf oy almak için değil insanlarımız barış içerisinde, eşitçe, kardeşçe yaşamayı hak ettikleri için yapmalıyız. Türkiye güzel ve muhteşem bir ülkedir. Bu güzelliğin en büyük eksiği demokrasi ve barıştır. Bunu da el ele verip birlikte başarabiliriz ancak. Karadeniz olmadan barış mı olur? Demokrasi mi olur? Hep beraber buna inanacak ve mutlaka başaracağız.

Ekoloji politikalarıyla alakalı partinizin ve sizin duruşunuzu biliyoruz. Ekoloji dendiğinde Türkiye’de ilk akla gelen yer Karadeniz. Burada yürütülen yıkım projeleriyle alakalı fikirleriniz nedir?

Karadeniz’deki ekolojik yıkım projelerini gördükçe insan kahroluyor. Bir insan hem vatanseverim, milliyetçiyim deyip hem de kendi vatanının güzelliklerini nasıl bu kadar acımasızca yok edebilir? Mevcut iktidar ağaca, dereye, yaylaya baktığında oradaki türküyü, şiiri, hatıraları, kültürü, horonu görmek yerine sadece parayı görüyor. Ben bu doğa güzelliğinden ne kadar para götürürüm diye hesap yapıyor hemen. Oysa bu tam bir vahşettir, kültür, tarih, medeniyet kırımıdır. Oradan kazanacağı tüm paralar o doğal ortamda alınacak huzurlu, mutlu, sağlıklı tek bir nefes kadar kıymetli olamaz. İnsanları doğal yaşam alanlarından kopararak, doğayla iç içe, tarihle ve kültürle koyun koyuna sürdürdükleri hayattan ayırarak mutlu edemezsiniz. Bu şekilde kazanılacak paralar da zaten birkaç kişinin cebini doldurmaktan başka bir işe yaramıyor. Geride milyonlarca mutsuz insan bırakarak yapılan projeler insan için değil, ancak paraya tapanlar için yarar sağlamış olur. Uzungöl’ün muhteşem doğasının başına getirilenler de bunun en acı, trajik örneklerinden değil mi?

Cerattepe’de yürütülen maden çalışması ve maden karşıtı hareket 25. yılını doldurdu. 25 yılda birçok iktidar değişti, muhalefette olanlar madeni durdurmayı savunurken iktidara geldiklerinde bu vaatlerini unuttular. Haliyle mücadeleyi yürüten halkta politikacılara yönelik bir güvensizlik oluştu. Siz başkan seçilirseniz Cerattepe’de yürütülen maden çalışmasını nasıl değerlendireceksiniz? Madene yönelik politikanız nasıl olacak?

Madenler ülkemizin önemli zenginliklerindendir. Fakat madenlerden yararlanma uğruna doğal yaşamın katledilmesinin ülkeye ve vatandaşlarımıza yararı değil, zararı olur. Bugün gelişmiş ülkelerin tamamı artık ÇED değerlendirmelerini daha dikkatli yapıyor ve çevreye zarar verecek hiçbir projeyi uygulamıyorlar. Bu ülkeler kendi topraklarında siyanür vb. yöntemlerle maden aranmasını katı kurallarla yasaklarken, yine kendi şirketleri aracığıyla gelip bizim doğamızı utanmazca talan edebiliyorlar.

Karadeniz halkı altın olmadan da Karadeniz halkıdır, ama tulum olmadan, yayla olmadan, horon olmadan Karadeniz halkı değildir artık, başka bir şeydir. Halk başka bir şeye dönüşmek istemiyor. Kendi gibi kalmak ve yaşamak istiyor. İşte bunu dünyanın bütün altınlarını toplasınız da satın alamazsınız.

ÇAYA PARA GELEYİ

7 Haziran sonrası kısa bir süre de olsa Kalkınma Bakanlığı HDP’den Müslüm Doğan’daydı. O dönemde de kamuoyunda aynı bakanlığın yürüttüğü “Yeşil Yol” projesi gündemdeydi. Müslüm bey “Doğaya zerre kadar zarar verdiğine kanaat verirsek durduracağız” demişti. Hatta kendisinin Çamlıhemşin’e ziyareti de gündeme gelmişti. O dönem bu proje neden durdurulamadı?

O bir seçim hükümetiydi ve geçici bakanların hiçbirine icraat yaptırılmadı. Bir icra hükümeti değildi. Bu nedenle dedikleriniz yapılamadı maalesef.

“Topla topla bitmeyi, çay da para etmeyi” desek ne dersiniz?

Hele bu sene de toplayun,
Zaten AKP gideyi,
Horon tepun hoplayun,
Çaya para geleyi,

Ha ha ha :)) oldu mu bilmiyorum?

MEKTUP TÜRKÜSÜNÜ ÇOK SEVERİM

Bildiğiniz veya bağlamayla çaldığınız Lazca, Gürcüce, Hemşince vb. Karadeniz dillerinden şarkılar var mıdır? En sevdiğiniz Karadeniz şarkısı ve müzisyeni kimdir?

Karadeniz müziklerine resmen bayılıyorum. Ama Karadeniz dillerini maalesef bilmiyorum. Karadeniz şivesini birçok insan Lazca zanneder, ama o bölgenin zengin dillerinden ve kültürlerinden Türkiye mahrum kalmıştır. Yine bu dilleri konuşan insan sayısı da her yıl giderek azalıyor ve bu diller yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliyor. Karadeniz sanatçıları son yıllarda müzikle bu kültürü korumaya ve tanıtmaya gayret ediyorlar, ama bu yetmiyor. Mutlaka oradaki okullarda çocuklarımıza kendi anadilleri öğretilmeli ve bu güzelim kültürler korunmalıdır.

Tabii Karadenizli müzisyenler deyince, önce Karadeniz’in asi çocuğunu, Kazım Koyuncu’yu anmamız gerek, sesi ve gülüşü her daim yaşayacak eminim. Yine birçok genç müzisyen, bu kültürün şimdiki taşıyıcısı olarak önemli roller üstleniyorlar. Mektup türküsünü çok severim mesela. Bağlamayla da çalabiliyorum birçoğunu, ama kemençe ve tulumun tadını vermiyor tabii.

HES’LERİ DURDURURUM

Her aday “seçildiğim gün ve hafta” ile başlayan ilk vaatlerini sıralıyor. Peki siz, eğer seçilirseniz ilk icraatınız ülke için ne olacak, Karadeniz için ne olacak?

Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez bütün siyasi parti başkanlarını yuvarlak bir masa etrafında toplayıp barış, huzur, demokrasi için bir yol haritası ve acil eylem planı yapmayı sağlarım. Karadeniz’in doğasını talan eden HES, maden vb. bütün projeleri derhal durdururum. Karadeniz insanlarının kendi toprağında doyabileceği, doğaya uygun, kültüre uygun üretim projeleri için Hazine’nin, yani kesenin ağzını açarım. Artvinli, Rizeli kendi toprağını bırakıp büyük şehirlere zorluklarla dolu bir yaşama doğru göç etmesin, kendi köyünde karnı da doysun, eğitimi, sağlığı, ulaşımı da olsun diye var gücümle çalışırım.

Ketılınız bozulursa ne yapmayı planlıyorsunuz?

Bu yoklukta, kıtlıkta düşünmek bile istemiyorum 🙂

Ama ben inanıyorum ki, mecbur kalırsak halkla telepati yoluyla bile haberleşiriz.

Tekrardan hepinize selam ve hürmetlerimi iletiyorum. Birbirine karşı ön yargılarını yıkmayı başarmış büyük bir kardeşlik ülkesi olacağımıza inanıyorum. Ülkemizin her köşesi, her insanı, her dili, kültürü, rengi ayrı bir güzellikteyken, biz bu güzelliklerin tadını çıkaracağımıza, kardeşçe yapacağımıza hep üzmüşüz birbirimizi. Türkiye’ye yeni bir siyaset, yeni bir kardeşlik dili ve yeni bir umut gerek. Umarım bu seçimler buna vesile olur. Seçimler şimdiden hepimize hayırlı olsun diyorum. Özgür günlerde görüşmek, çay içmek dileğiyle.