Satılık İl Artvin

0
569
hatila-vadisi
hatila-vadisi

Geçtiğimiz günlerde Artvin’i Katarlı iş adamları ziyaret etti. Katarlıların ziyaret amaçlarının Artvin’in turizm potansiyelini uluslararası boyuta taşımak ve tarihi doğal güzelliklerini ön plana çıkarmak olduğu ifade edildi. Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe’nin bu ziyaret sırasında trajikomik hikayeler anlattığı görüldü. Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, “Doğa bozulmamıştır bütün güzellikler bu sayede muhafaza edilmiştir. Bizden önce doğa turizmi yapanların düştüğü hatalarına düşmeden kaliteli sürdürülebilir bir turizm çalışmasının başlangıcına bismillah diyoruz” ifadelerini kullandı.

AKP’li Belediye Başkanı Kocatepe, “Taşkın kalabalıklar değil, Seçkin misafirler ağırlamak istiyoruz” diyor. Ardından bugüne kadarki icraatlarını sıralıyor, “3 yıldır şehrimizde turizm destinasyon merkezleri oluşturduk.. Dünyanın 6’ncı büyük barajı Deriner Barajı’mız var.. Yeni turizm alanı ilan ettiğimiz Kafkasör bölgemiz var. Kafkasör Davos’tan daha güzel.. Turizme yönelik yatırımlarımızı Kafkasör bölgemizde yapmak istiyoruz. İmar planlarımız bugün itibariyle askıdan indi yatırıma hazır. Nerede ne yapılacak konseptiyle her şey belli bir şekilde yatırım yapılacaktır. Bu güzelliklerin arasında şehrimizde turistlere cevap verebileceğimiz otellerimizle, restoranlarımızla, alışveriş merkezimizle, ormanın içerisinde alkolsüz mekânlarımızla biz hazırız” sözleriyle, dinleyicilere adeta masal anlatığı görülüyordu.

‘Artvin Arap turizmine hitap eder’

AKP Artvin Milletvekili İsrafil Kışla ise, Artvin’e Kars, Erzurum, Trabzon ve Batum havaalanlarından ulaşıldığını hatırlatarak, baraj göllerine inecek deniz uçaklarıyla da ulaşım sıkıntısının aşılacağını belirtti. Kışla, “Artvin’i bütünüyle gördüklerinde doğa turizmi açısından alternatifsiz bir il. Dolayısıyla da Arap turizmine hitap edecek bir potansiyele sahip. Bu bölgede çok rahat bir tatil yapacaklarına inanıyoruz” dedi. Katar’da hizmet veren turizm şirketi Rehlaty Travel’ın CEO’su Haşim Alavadi ise, “Allah’ın inayeti ve takdiri ile sizlerin de gayretleri ile inşallah bu doğal güzellikler sonsuza kadar korunur… Sayın valimizin, sayın milletvekilimizin ve sizlerin gayretlerinden şunu anladım ki çevre korunacak, doğal güzellikler bozulmayacak, başka şehirlerin düştüğü hataya düşülmeyecek demenizden çok hırslı ve azimli olmanız gerçek amacınıza ulaşarak hedeflerinize varacaksınız..” dedi.

Açıklamalar aymazlık mı?

Yapılan açıklamalar aymazlık olamaz. Hitler de dünyaya iyilik yaptığını söylüyordu. Bunlar da sözde Artvin’in iyiliği için çalıştıklarını vurgulayarak, aslında tüm Türkiye’de olduğu gibi konuşmalarıyla yağmanın teorisini yapıyorlar. Neymiş efendim doğa bozulmamışmış! Evet kalan birkaç bölge var. Artvin’e arkanı verip Çoruh’a doğru bakarsan bozulmamış bir karış doğal alan göremezsin. Ardını Çoruh’a verip yukarılara baktığınızda ise, doğal güzellikleri görürsünüz. Peki bu güzellikleri yok edecek olan Cengiz’in altın ve bakır madeni işini nereye koyuyorlar. Kafkasör yaylası Davos’tan güzelmiş. Evet güzel olabilir ancak siz Davos’un bırakın ortasında en yakın çevresinde maden işletmesi görmeniz mümkün mü? Kafkasör yaylasını ve o güzelim Genya Dağı’nı Cengiz’e peşkeş çekenler Kafkasör yaylasıyla Davos’u yarıştırıyorlar.

Davos ne ki?

Aslında Davos’la yarıştırmalarının bir nedeni var. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın Davos’ta İsrail’e esip gürlediği gün bir daha Davos’a gelmem buyurmuştu. O gitmedi ancak adamları halen oralarda boy göstermeye ve ‘bizde satılık çok şey var’ pazarlaması yapmaktalar. Erdoğan’ın Davos dönüşü kendi Davos’umuzu yaratacağız sözlerinin ardından Bursa Uludağ adres gösterilmişti. Ardından çakal sürüsü tarafından Uludağ için projeler yapılmaya başlandı, yeni teleferik hatları ile onbinlerce ağaç katledildi, doğal doku kazındı ve otellere yeni oteller eklendi. Ancak Uludağ, Davos olmadı. Uludağ’a olan tek şey suları çalınmış, ağaçları katledilmiş, doğal yapısı tarumar edilmiş bir Uludağ kaldı. Artvin Belediye Başkanı Davos vurgusuyla Uludağ’da ne olduysa burada onu hedeflediği açıklamalarından çok net anlamak mümkün. Artvin sermayeye peşkeş çekiliyor bunun aksini kimse ise iddia edemez.

Artvin altıyla üstüyle yağmalanıyor!

Artvin halkının ezici çoğunluğunun istemediği Cengiz ve madeni için ön açma çalışmaları ile ikna çabaları devam ederken, kalan birkaç doğal yaşam alanı da turizm adı altında sermaye adına kapatılmaya çalışılıyor. Katarlıların salak olduğunu ise, hiç düşünmüyorum. Madenin yanı başına hatta üstüne turizm tesisi yapmak hangi aklın ürünü olabilir. Katarlılar olsa olsa Cengiz’in madenine ortak olurlar ki, Cengiz’in finansmanlarının da dolaylı olarak Katar üzerinden sağlandığı düşünülmelidir. Garip ilişkiler kurulan Katar, bugün Türkiye hükümetinin ekonomik açmazlarına anahtar olurken bu desteğin Türkiye’nin kaşına gözüne duyulan aşktan kaynaklanmadığını herkes gibi AKP hükümeti de çok iyi biliyordur.

Katar’ın Karadeniz Bölgesi’ni mesken tutması salt turizm amaçlı olamaz. İleri adımlarında bölgede kalıcılaşmayı amaçlayacakları ve bölge ekonomisinide ellerine almaya çalışacaklar gibi görünüyor. Hükümetin çay politikaları bu süreci ördüklerini düşünmemize yol açıyor. Çay üretimlerini ‘organik’ vb. yaptırımlarla dar bir bölgeye sıkıştırılması üç yönlü yürüyen bir yağma politikasının yürüdüğünü gösteriyor. Lipton gibi firmalar eliyle ithalata dayalı bir çay piyayası oluşturulurken, dağların büyük bölümü madencilerin eline teslim edileceği, kalan bölgede de turizm adı altında bölge halkını ve doğasını köleleştirilmeyi hedeflediklerini düşünmek için çok fazla nedenimiz var.

Yusuf Gürsucu / Özgürlükçü Demokrasi