Yaşam Boyu Cinsellik 4 – Ergenlik Dönemi – Nihan Osmanağaoğlu

0
1219

Nihan Osmanağaoğlu

 

Hepimiz önce bebek, sonra çocuk olduk. Belki az belki çok fırtınalı bir ergenlik dönemiyle de beraber yetişkinliğe doğru ilk adımımızı attık. Ergenlik, çoğu zaman oldukça dramatik fiziksel ve psikolojik değişimlerle beraber, cinsel ve romantik keşiflerin başladığı dönem oldu. Ergenlik bu doğası gereği çok daha ciddi düzeyde cinsellikle ilgili bilgilerin aktarılmasını gerekli kılar: Yetişkin cinselliği ve rıza, cinsel sağlık, kişiler arası ilişkiler, romantik ilişkiler, yakınlık, beden imajı, duygular gibi… 2-3 yaş civarında mahremiyet eğitimi ile başlayan cinsellik eğitimi, esasında çocuğa/bireye bir sonraki dönemde normal cinsel gelişim süreçlerini anlatmaktan geçer. Kafa karıştırabilecek deneyimler yaşadıklarında da saklamaktansa açıkça konuşabileceği ve sorular sorabileceği kadar güven ilişkisi oluşturabilmek temellidir. Ergenlik döneminde cinsel eğitim, gençlere verilecek gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili bilgiden geçer. Bunun yanı sıra, romantik ilişkilerin de önem kazanmaya başladığı ergenlik döneminde bu ilişkilerin doğasını konuşmak ve cinsiyet rollerini gençlerin fikirlerini de alabilmek için açık uçlu sorular sorarak tartışmaya açık hale getirmek önemlidir. Kültürel mitlerin tartışılacağı, hem fikir olunmayan durumların yaşanması normaldir. Ebeveynden bir parça olarak doğan ve ilk yıllarda ebeveyne bağımlı olan bireyin, ebeveynden yavaş yavaş daha bağımsız hale geleceği bir dönemdir ergenlik. Bu yazı, önce cinsiyet rollerine dair mitlerin biraz daha derin tartışmasını, flört şiddetini, sonrasında da cinsel sağlıkla ilgili alanların tartışılacağı bir yazıdır.

Cinsiyet Rolleri, İlişkiler, Eşitlik ve Flört Şiddeti
Öncelikle şunu belirtmekte fayda görüyorum; çocuklarımız varlıklarını ilk olarak anne-babanın bedeninde bulur ve hayatlarının ilk yıllarında hayatta kalabilmek için uzunca bir süre aileye bağımlı olur. En savunmasız dönemlerinde onları hem korumaya çalışır, hem de bir kimlik yükleriz. Yine aynı sebeple çocuklarımızı fazlasıyla sahiplenmiş olsak da aslında tamamen bize ait olmadıklarını unuturuz. Bu da aslında ebeveynlerin geçmek zorunda olduğu doğal ve normal bir süreçtir. Fakat ergenlik döneminde çocuktan aileye doğru isyanların başlaması da normaldir. Bu isyan ve öfkenin çoğunu kişisel almamak gerekir çünkü çocuk daha bağımsız hale gelmek için ilk adımı atıyordur ve öfke bir kişiden/durumdan koparken de ortaya çıkabilen normal bir duygudur. Öfke, kişisel sınırlarımız ihlal edildiğinde de ortaya çıkan normal bir duygudur. Öfkeyi sağlıklı olarak dışarı atabilmek ve uygun bir yöntemle ifade edebilmek “ben dili” öğrenmek ve öğretmekle mümkündür. “Sen….” ile başlayan cümlelerinin çoğu karşı tarafa kendini suçlanmış hissettireceği için tartışılmak istenen konunun özü geride kalır. “Ben…” ile başlayan cümleler, suçlamayı geride bırakıp kendi bakış açımızı anlatmaya daha uygundur ve bizleri daha duyulabilir kılar.

Konunun cinsiyet rollerini ilgilendiren kısımlarına geldiğimizde son zamanlarda yapılan bir dizi araştırmadan bahsetmeyi oldukça elzem görüyorum. Araştırmaların bilimsel dizayn ve detay gibi sıkıcı kısımlarını atlayarak küçük bir özet geçmek istiyorum. Biyolojik cinsiyetlerimize atfedilegelmiş kültürel rolleri ne zaman içselleştirmeye başladığımızı sorsam cevabınız ne olurdu?

Bu konuda bir tahminde daha önce bulunmadıysanız eğer, bir tahminde bulunun ve kafanızda bir not alın. Cinsel eğitimin, doğumdan önce bebeğin cinsiyetinin öğrenilmesiyle başladığına daha önceki yazılarda değinmiştik: Mavi-pembe ayrımı gibi… Çocuklarımıza almayı tercih ettiğimiz oyuncaklarda da bu durum kendini gösterir. Erkek çocuklara daha çok yap-boz, araba, silah gibi oyuncakları uygun görürken, kız çocuklarına daha çok bebek, peluş gibi oyuncaklar uygun görülür. 3-6 aylık bebekler, aslında bu oyuncaklar arasında bir tercih yapmazlar. Fakat yetişkinlerin bilinçaltı yanlılığına paralel bir şekilde 14-18 aylıkken kendilerine yetişkinler tarafından uygun görülmüş oyuncaklara daha fazla yönelmeye başlarlar. Çocukluk ya da ergenlik döneminde aslında biyolojik cinsiyetlerine atfedilen kültürel rolleri çoktan öğrenmiş ve içselleştirmişlerdir. Tam da bu yüzden, cinsiyet rolleri konusunda ebeveynler olarak kendi önyargılarımızla da ciddi şekilde yüzleşmek gerekir. Çocuklar daha küçükken, bu konuda çok daha uyanık olmamız gerekir. Çünkü ergenlik dönemindeki gençte bu cinsiyet rolleri çoktan öğrenilmiş, içselleştirilmiş olduğundan artık inançlara, düşünce ve davranışa dönüşmüştür. Bu noktada aileler olarak kültürel birtakım değerlerimiz elbette vardır ve tıpkı genetiğimiz gibi bu kültürel kodları da onlara aktarırız. Amaç ailenin kültürel değerlerini eleştirmek ya da değersizleştirmeye çalışmaktan ziyade, çocukların aslında bize emanet bireyler olduğunu hatırlatarak topluma sağlıklı algı ve davranışlara sahip bir birey katabilmeye biraz da olsa katkıda bulunmaktır. Ailelerin en doğal kaygıları da çocuğun her türlü konuda sağlığı olduğu için, özellikle cinsiyet rolleri konusunda bazı mitleri tartışmaya açmanın bu noktada bir sakıncası olmayacağına inanıyorum.

Milyonlarca genç için ergenlik dönemi, aileden bağımsız olmanın ilk adımı olduğundan, riskli davranışların olduğu bir dönemdir. Bazen alınan risklerden ötürü gençler istismar etme ve edilmeye açık hale gelebilirler. Daha uç noktalarda ise insan hakları ihlaline kadar da gidebilen durumlar yaşanabilir. Ergenlik dönemi doğası itibariyle yeni kırılganlıkları da beraberinde getirir. Çok uç boyutlarda kız çocuklarının istemedikleri evliliklere ya da cinsel ilişkiye hazır hissetmeden zorlanmaları ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar bu istismar ve insan hakları ihlallerinden bazılarıdır. Sadece kız çocukları değil, erkek çocukları da risk altındadır. Kız çocukları bekaret ve evlilik öncesi deneyimsiz olmak yüküyle ezilirken, erkek çocukları da aynı yükün altında başka şekillerde ezilirler; mümkün olan en kısa zamanda “bekaret” işini çözmek gibi. Kültürümüz maalesef ki konu cinsellik olduğunda kız ve erkek çocuğuna eşit davranmaz. Erkek çocuklarını ilk cinsel deneyimlerini yaşamak konusunda acele ettiren ya da en azından cesaretlendiren kültürümüz, erkek çocuklar için sadece erken yaşta baba olma riskini değil, cinsel yolla bulaşan hastalıkların kapısını açma riskini ve seksi parayla satın alma yöntemiyle erkeğin gözünde “kadın” algısını da bozma riskini taşır. Seksi parayla satın almak yetişkinler arasında tartışmaya açık bir konu olsa da, 18 yaş altı bir birey için bu da aslında çocuk istismarıdır. Genel olarak kadınları deneyimli olmakla, erkekleri de deneyimsiz olmakla utandıran bu kültüre biraz çomak sokmadan, mitleri sorgulamadan verilecek bir cinsel eğitim psikolojik anlamda sağlıklı bir cinsel eğitim olmayacaktır, hem kız hem erkek çocukları için. Bu mitler aşılmadan yaşanacak romantik ilişkiler ya da karşı cinsle arkadaşlık ilişkileri eşitlik ilişkisi olarak saygı ve sevgi çerçevesinden değil, bir güç ilişkisi olarak değişen dozlarda istismar ilişkisi olarak yaşanacak ve flört şiddeti gibi durumlarla kendini belli edecektir.

Şiddet kendini fiziksel olarak göstermeden önce ilişkinin içerisinde şiddetin öncülleri kendini gösterir ve karşı taraf tarafından kabullenilebilir ya da görmezden gelinebilir olduğu müddetçe dozu artmaya başlar. Romantik ilişkilerin yeni yeni başlayacağı ergenlik döneminde ve hatta hayatın daha ileriki dönemlerinde de karşımıza çıkabilecek durumlardan biri de flört şiddetidir. Bu konuda genci bilgilendirip tartışmak gerekir. Ani öfke patlamaları yaşayan, öfkesini anlayıp uygun şekilde ifade etmeyi öğrenememiş, sahiplenme dozu fazla kaçtığında ortaya çıkan şiddetli kıskançlık krizleri, bir başka insanı anlamak yerine kontrol etmek odaklı emirler ve manipülasyonlar, tehdit, göz korkutma, aşağılama, karşı tarafın fikirlerini önemsizleştirmeye çalışma, izinsiz özel eşyaların karıştırılması gibi durumlarda genç şiddeti gerçekleştiren kişi de olabilir, şiddete maruz kalan da. Fiziksel ve cinsel şiddet daha çok erkekler tarafından gerçekleştiriliyor diye düşünsek de, görünür olmayan bu boyutta şiddet iki cinsiyet tarafından da gelebilir. Gündelik hayata bu şekilde yansıyan örneklerin derinine indiğimizdeyse daima cinsiyet rolleri, ilişkiler, ve güç temaları üzerinde birtakım yanlış inançlar buluruz; “erkekler kadınlardan daha güçlü, daha zeki, daha üstün” , “kadın ve erkekler birbirinden farklı işler yapar”, “sorun çözmek için şiddet işe yarar ve şiddet bazen hak edilir”,  “erkek korumalıdır”, “hanım hanım olmak gerekir” ya da bir cinsiyetin adını hakaret amaçlı kullanmak gibi…

Bu tip durumlar sadece romantik ilişkilerde değil arkadaşlık, akrabalık ve iş ilişkilerinde de yaşanabilir. Cinsel eğitimde cinsiyet rollerinin önemine bu kadar vurgu yapılmasının temel sebebi de budur. Her ne kadar sözde “eşitiz” vurgusu yapsak da, en gözlemci olanımızın gözünden dahi kaçabilecek özde eşitsizlikler hala vardır. Bu konuda çoğu şeyi nesillerle aşacağız aslında, yavaş ve sancılı bir süreçtir. Aynı zamanda yetişkinlerin bilinçaltı yanlılıklarıyla başlayan, çok derinlere gömülü bir durumdur toplumsal cinsiyet rolleri… Ergenlik döneminde ve öncesinde çocukların da fikirlerini alarak süreğen şekilde tartışmak gerekir. Romantik bir ilişki içinde olan gençlere muhakkak sorun “kendini nasıl hissediyorsun sevgilinle beraberken” diye ve sevgililerini tanıyın onlara bu konuda yasak koymaktansa. Bazı noktaları kendine saklamak isteyecektir ve bunda bir sakınca yoktur. Saklanmaması gereken şiddet ve öncülleri gibi durumlardır. Bunun ayırdını yapabilmesi, problem olabilecek durumları saklamamasını sağlar fakat problem yaratabilecek durumlar dışında özel tutmak istediği noktalara müdahale etmek ya da bilmek için ısrar etmek genç ve ailesi arasında mesafe yaratacaktır.

Yetişkin cinselliği, gebelik, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve korunma yöntemleri
Cinsel ilişki ile tanışma yaşı herkes için aynı olmayabilir. Kimi insan için bu ergenlik döneminde, kimi için kırk yaşında olabilir. Kimi insan cinsel ilişki için evliliği beklemeyi tercih eder, kimisi cinsel ilişki için evliliğe gerek duymaz. İki durum da sadece kişinin önce kendisini sonra da partnerini ilgilendiren meselelerdir. Bir ebeveyn olarak, çocuklarınızın “ilk cinsel ilişki yaşı ve zamanı” konusunda sizden farklı değerleri olabilir. Aşırı tepki vermeden, bir başkasının değerleri ve fikirlerini tartışabilmek demek güven ilişkisi pekiştirmektir. Bu dönemde genç insanların cinsel ilişki deneyimini akranlarıyla yaşaması mümkündür. 18 yaşını henüz geçmiş ve geçmemiş iki insan arasında geçen cinsel ilişki istismar şüphesini doğurabilirken, akranlar arasında yaşanan bir cinsel istismar durumu olmayabilir. Bu noktada bir gençle yapılması gereken tartışmaların ana teması “cinsel ilişkiye hazır olduğunu nasıl bilirsin?” olabilir. Merak, yalnızlık, arkadaşların ya da sevgililerin baskısı ile cinsel ilişki yaşayanları olabilir. Beklemesinde de bir sakınca yoktur çünkü cinsellik bir yetişkin davranışıdır ve fiziksel olduğu kadar duygusal ve psikolojik tarafları da vardır. Fakat ne olursa olsun onlara henüz genç yaştayken yetişkin cinselliğiyle ilgili birtakım bilgiler aktarılmalı ve bazı konularda sınırlarını çizmesi gerektiği öğretilmelidir. Bilmeleri gereken ilk şey, seksin hiçbir sözlü ya da fiziksel zorlama olmadan karşılıklı rıza ile yaşanması gerektiğidir. Aksi durum istismardır ve kabullenmeleri, susmaları ya da kendilerini suçlu hissetmeleri gerekmez. Sadece seks için değil, istemedikleri her şey için “hayır” diyebilecek özgüvenleri olmalıdır ve “hayır” yanıtı karşısında karşı tarafa ısrar etmeme becerisini edinebilmelidirler.

Gençle açıkça konuşulması ve tartışılması gereken bir diğer konu da gebelik, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, korunma yöntemleri ve ebeveynliktir. Bedenleri bir insan üretebilecek kapasiteye sahip olmuştur ergenlik dönemiyle beraber. Ergenlik döneminde bir cinsel ilişki yaşamaya karar verseler de vermeseler de hatta yetişkinlik döneminde de kendilerini hastalıktan ve istenmeyen gebeliklerden koruyabilmeleri için cinsel yolla bulaşabilecek hastalıkları, nasıl bulaştıklarını, ve korunma yöntemlerini öğrenmeleri gerekir. Rahatsız olsanız dahi bu konuları konuşmak önemlidir çünkü öncelik, gence kendini koruma becerilerini kazandırabilecek bilgileri aktarmaktır.

Bu dönemde üreme sağlığı konusunda uzman bir hekime danışarak, çocuğunuza hem rutin check-up’ı hem de cinsel yolla bulaşan hastalıkları ve korunma yöntemlerini alabileceği bir destek sistemi de oluşturabilirsiniz. HIV, HPV ve cinsel yolla bulaşabilecek hastalıkların temelinde korunmasız seks ve fazla partner sayısı yatar. Doğum kontrol hapları gebelikten korunmayı ve rahim ağzı kanseri riskini azaltsa da, prezervatif kadar güvenli bir şekilde hastalıkları engellemez. Sadece genital penetrasyonla değil, oral seks yoluyla da bulaşabilen hastalıklar vardır. Genç çocuğunuza güvenli seksin önemini muhakkak vurgulayın ve mutlaka doğum kontrol yöntemlerinin nasıl kullanılacağını anladığına emin olun. Cinsel ilişki yaşadığı/yaşayacağı insanla ilişkisinin tek-eşli olması sadece güven ve saygıyla ilgili değil, aynı zamanda cinsel yolla bulaşabilecek hastalık riskini azaltmakla da ilgilidir. Akla yatan şekilde eve giriş çıkış saatleri kuralı koymak, eve arkadaş ziyaretiyle ilgili makul kurallar ve sınırlar çizmek de bu dönem önemlidir. Çok açık ve radikal bir çerçeveden bu konuları konuşuyor olmak, hiçbir sınırın olmaması anlamına gelmemektedir.

Bu dönem başlayacak ve değinilmesinde fayda olan bir diğer konuda mastürbasyondur. Genital bölgeleri ve bu bölgenin sağladığı keyfi tekrar fakat daha yetişkince deneyimlemeye başlayacaklardır. Mastürbasyon yapmanın sağlıksız bir tarafı olmadığını belirtmem gerekir ve bundan suçluluk duymaması için çocuğunuza bunu da anlatmanız gerekir. Özel bir durum olduğundan kimsenin önünde yapılmayan ve mahrem bir durum olan mastürbasyon için gencin de alanına saygı duymak gerekir. Çocuğunuzun bu yaşa gelene kadar kendine ait bir odası olmalıdır. Bu alan onun özel alanı olacağı için, sizin de izin almadan kapı çalmadan odaya girmeyerek çocuğun/gencin sınırlarına ve alanına saygı duyduğunuzu davranışlarınızla göstermeniz gerekir. Yoksa kapı arkalarında biri gelecek görecek endişesiyle yapılan mastürbasyon, ilerleyen dönemde erkeklerde erken boşalma sorununu ortaya çıkarabilecektir. Pornoyla da ilgilenmeye başlayacaktır bu dönemde. Bazen sadece meraktan ve seksin nasıl gerçekleştiği konusunda sadece porno üzerinden fikirler geliştirebilir. Mastürbasyon için porno tek seçenek değildir. Hayal gücü ve imgeleme de mastürbasyon için başvurulabilecek yöntemlerdir. Yine bu noktada porno hakkında konuşabilmek de önemlidir fakat diğer konulara göre daha zor olabilir. Çok sayıda genç ve yetişkin pornoya bakar. Pek çok insan pornografiyi ve bu endüstriyi sömürü olarak görür, bunu da tartışabilirsiniz ergenlik dönemindeki çocuğunuzla. Seks karşılıklı, sevgi dolu olabileceği gibi karanlık, saldırgan ve yıkıcı da olabilir. Pornografide gördüklerinin seks hakkındaki tek şey olduğu izleniminin doğru olmadığını ve bedenimizin, bazen çekici bulmadığımız şeyler karşısında uyarılabileceğini de anlatabilmelisiniz.. Ek olarak, günümüz gençlerinin internet ve sosyal medyada harcadığı vakit düşünülünce, online yapılan paylaşımlar herkes tarafından görülebileceği için, bu konuda gençleri ve çocukları uyarmak da gerekir. Günümüz dünyasında istismar online olarak değişik şekillerde de gerçekleşebilir.

Bu dönemde pek çok genç bir noktada eşcinsel olup olmadıklarını da sorgulayabilir. Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim çok daha geniş bir tartışma içeriğinden, bu konuya bir sonraki yazıda daha detaylı değinmek uygun olacaktır.