Çotanakları sayanlar, parayı sayanlar | İ. Bülent Çelik

0
143

İ. Bülent Çelik

Karadeniz’in geleneksel fındık rekoltesi savaşı yeni sortilerle devam ediyor.. Tatarların çitlevük, Acemlerin fonduk, Arapların bunduk, bizim lazların finduk dediği bu mucize besin üzerinde, her yılın bu döneminde bir rekolte mücadelesidir sürüp gidiyor. Zaten üretiminin başlangıcından bu yana Doğu Karadeniz Bölgesi’nden çıkıp dünyaya yayılan, hatta dünyada bir dönem “pontus cevizi” olarak bilinen fındığın, bir hesaba göre yüzde 72’si en en küçümseyen hesaba göre yüzde 60’ı Türkiye’de üretiliyor. 2 milyar dolar ciro ile Karadeniz’in en önemli ihracat kalemi. Sadece kırıp satmasak da biraz katma değerli ürün haline getirerek ihraç etmeye yoğunlaşsak 20 Milyar dolar ile sol kulvardan atak yaparak turizm gelirinin kuyruk mesafesine girmesi işten bile değil!

Peki şimdi diyeceksiniz ki, bu kelle alan, kelle veren rutinleşmiş rekolte mücadelesi nereden çıkıyor? Yani bu yıl; çotanakları sayan üreticilerin söylediği gibi 610 bin ton mu, yoksa hükümet ve alıcıların söylediği gibi 665 bin ton mu fındık üreteceği üzerinde, bu 55 bin ton fark için kavga etmek de neyin nesi? Şunun şurasında bir ay içerisinde takke düşüp kel görünmeyecek mi? O kadar ton olsa ne olur bu kadar ton olsa ne olur? Sebep basit..

Asıl hikaye fındık alım fiyatı. Ekonominin arz-talep kuralı gereği, ortalama 500-600 bin ton aralıklarında dolaşan rekolteyi az söylerseniz fiyat yükseliyor üreticinin cebine daha çok para giriyor, çok söylerseniz fiyat düşüyor, kamu ya da özel toptan alıcılar kazanıyor. Örnek mi?.. 2008’de 800 bin tona yükselmişti ama kilo fiyatı bir önceki yılın bile altına düşmüştü. İnanmayan tabloları açsın baksın! • • • Bakan olduğu tebliğ edilmek üzere Ankara’ya çağrıldığında, yolda “tarım bakanlığı dışında bütün bakanlıklar aklımdan geçti!” diyerek konuyla ne kadar ilgili olduğunu beyan etmiş olan Sayın Bakanımız Pakdemirli, rekolte 665 bin ton olacak diyor.

Bizzat fındık bahçelerinde fındık üretenler, “çotanakları mı saydın? Biz saydık.. 610 bin ton olacak!” diye cevap veriyorlar. Her yılın rutin cebelleşmesi bu.. Çotanakları sayanlar, fındık az olacak, parayı sayanlar fındık çok olacak diyor. Hükümet, kendisi de para vereceklerden olduğu için haliyle parayı vereceklerin yanında duruyor. Sonra kuralı belirleyen hükümet olduğu için mesele onun dediği gibi “halloluyor!” Yıllarca aynı filmi izleyip duruyoruz. Artık filmin sonunu baştan biliyoruz. • • • Buraya kadar herşey normal. Her şey ekonominin kaide ve kuralları, içerisinde “uzlaşmaz çelişki”nin bir tezahürü olarak gerçekleşiyor. Ancak ister belediye olsun ister genel olsun, seçimlerde nasıl oluyor da tam da temel fıkrası gibi bir sonuçla, bu uzlaşmaz çelişkinin bütün unsurları aynı potada buluşuyor? Bu kelle alan mücadelelere, eylemlere, yol kapatmalara, partiden ihraç etmelere yol açan çatışmanın üretici tarafı, mücadeleden kafa göz yarılmış, yenilmiş ve emeği elinden alınmış halde çıktıktan sonra rekor oylarla yine bu çotanak saymayan tarafı destekliyor? Ben buralarda dolaşıyorum ama bilmiyorum!. Bilen olduğunu da sanmıyorum! Çünkü tam da temel fıkrası gibi? (Gazete Pencere)