Doğu Karadeniz’de ilk köylü eylemi – Hasan Azaklı

0
1410

Hasan Azaklı

1960’lı yılların sonu, Doğu Karadeniz’de çay tarımı yoğun bir şekilde devam etmekte. Çaylar iki buçuk yaprak olarak toplatılmakta. İnsanlar çayları bugünkü gibi makasla değil elle toplamakta. Sabah şafak vakti ile birlikte yöre kadınları ev işi, ahır işi, çocukların beslenmesi ve bakımı işini bitirip çay tarlalarına gitmekte. Parmaklar elle çayın toplanması nedeni ile çatlamış, nasırlaşmış, yaralanmış kapkara olmuş vaziyette. Bunca zahmetle yağmur, çamur, aşırı nem, yakıcı güneş demeden toplanan çayların sepet sırtlanarak öğleden sonra saat 14.00’e kadar çay alım yerlerine götürülmesi gerekmekte. O yıllarda bu günkü gibi her mahallede her köyde alım yeri bulunmamakta idi. Hopa merkezde eski çay atölyesinde ve belli başlı köylerde olmak üzere toplam 3 adet, Kemalpaşa beldesinde de iki adet çay alım yeri bulunmakta idi. Çay alım yerine çayın götürülmesi ile işler daha bitmiyor, aksine çile yeni başlıyor üretici açısından. Çay alım yerlerine sepetle dağlık yerlerdeki tarlalardan sırtlanarak getirilen çaylar, Çay-Kur’un belirlediği 2,5 yaprak standardına uygun olup olmadığına bakmak için çay ekspresleri ile sıkı bir denetimden geçirilmekteydi. Çaylar çay alım yerlerinin önlerinde yerlere serilmekte, yakıcı güneş, yağmur gibi Karadeniz’in değişken iklimi altında saatlerce çaylar seçtirilmektedir. Eksperler tarafından  beğenilmeyen çaylar tartıya alınmamakta, geri çevrilmekte, döktürülmekte ve bin bir zahmetle toplanan çayların alınıp alınamayacağı Çay-Kur yetkilisi çeksperlerin iki dudağı arasında söyleyeceği sözle belirlenmekte idi. Çayın bu zahmetli sürecinin yanı sıra bin bir güçlükle alım yerlerine verilen çayların parası zamanında ödenmemekte, üretici mali yönden tam bir boğuntuya getirilmektedir.

O yıllarda üreticinin çilesini mahalli sanatçı Erkan Ocaklı türkülerinde şöyle dile getirmiştir.

Ey gidi ekisperum,
Boyle başaramazsun.
İstersin iki buçuk,
Bu millet aç mi kalsun?

Mahalli sanatçı türküleştirdiği bu dizesinde çay eksperlerinin iki buçuk yaprak çay istemesiyle, halkın aç bırakıldığını dile getirmektedir.

Çay üreticilerinin üretimsel boyuttaki sıkıntılarının yanı sıra, çay fabrikasına işçi alımında da partizanlık ve yanlı davranış ve de tutumlar sonucu yörede huzursuzluklar baş göstermiştir. Hopa Çay fabrikasına kadrolu olarak alımı için yapılan işçi alımları ortaya çıkan tepkiler üzerine 1965 ve 1966 yıllarında hazırlanan listeler iptal edilmiştir. Hatta dönemin iktidar partisinin il yöneticileri Hopa Çay Fabrikası müdürüne istediklerini yaptıramadıklarından dolayı ilgili müdürü yoğun baskı uygulamışlardır.

Bütün bu çilekeş bir çay tarımı sonucunda, bıçak kemiğe dayanmış durumdadır. Bu gidişe dur demek için Doğu Karadeniz Bölgesinde tarihte ilk köylü eyleminin hareketliliği Hopa ilçesinde 1967 yılının yazında başlamış bulunmaktadır. Çay üreticileri Hopa’nın köyleri, mahalleleri ve Kemalpaşa nahiyesinin köylerinden kamyonlarla Hopa Çay fabrikası kapısına dayanmıştır. Üretici devletin çay konusunda uyguladığı bu sömürücü ve baskıcı tutumuna karşı tarihinde ilk kez Hopa’da ayağa kalkmış ve bu gidişe dur demiştir. Kamyon üstlerinde kadınlar, çocuklar, gençler Hopa köylerinden, mahallelerinden insan seli çay fabrikası önüne akmıştır. Bu olay o günlerde bütün Hopa’da evlerde akşam sohbetlerinde en önemli konu olarak günlerce konuşulup irdelenmiştir.Hopa’daki bu eylem daha sonra diğer fabrikalara yayılmıştır. Televizyonun olmadığı, bataryalı radyonun bazı evlerde bulunduğu o yıllarda köylülerin yaptığı bu eylem bayağı ses getirmiş ve evlerde en önemli gündemi oluşturmuştur. Hopa’da oluşan bu işgal eylemi o yıllardaki hükümet üzerinde de önemli etkisini yaratmış, olaylar üzerine hükümet o dönemde Artvin Milletvekili olan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını yürütmekte olan Sabit Osman Avcı’yı Hopa’ya göndermiş ve gelişen olayları bu Bakan nezdinde incelemeye almak zorunda kalmıştır.