Kadınların siyasette yer alma(ma)ları üzerine – Hasan Azaklı

0
502

Hasan Azaklı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin 2018 yılı nüfusu 82 milyon 3 bin 882 kişi olarak açıklanmış bulunmaktadır. Açıklanan  bu nüfusun 41 milyon 139 bin 980 kişisi erkek, 40 milyon 863  bin 902 kişisi kadın olduğu belirtilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) açıkladığı bu verilere göre Türkiye’de kadın nüfus ile erkek nüfus oranı hemen hemen eşit düzeyde görünmektedir.

Peki nüfus oranı birbirine yakın görünen kadın-erkek nüfus dağılımı siyasi arenada da aynı şekil almakta mıdır? Kadınların siyasi parti ve siyasi yapılar içindeki durumu nedir? Siyasi katılımları nasıldır? Gerek genel seçimlerde gerekse yerel seçimlerde kadın adayların dağılımı yukarıda belirtilen nüfus dağılım oranına paralellik göstermekte midir? Ne yazık ki bu sorulara olumlu cevap vermek mümkün değildir. Toplumsal yapı içinde başat bir hastalık olan erkek egemenliği siyasi arenada da açıkça kendini göstermektedir.

Kadının siyasi arenada yer alması erkek egemen anlayış içindeki siyasi yönetim kadrolarınca açıkça ve alenen engellenmektedir. Kadınların siyasette yer almaları hususunda gösterdikleri direngenlik ve en küçük bir çaba hemen bastırılmakta, boğulmakta ve sönümlendirilmektedir. Kadınların adayların sayıca az olması konusunda Fox Tv sunucusu İsmail Küçükkaya’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelttiği soruya Kılıçdaroğlu’nun bir ana muhalefet partisi genel başkanı olarak verdiği cevap tam bir ibretlik ve bir o kadar da düşündürücüdür. Sayın Kılıçdaroğlu, kadın adayların sayıca az olmasına ilişkin  kendisine yöneltilen eleştiriye ilişkin soruya; “Kadın aday istiyoruz, kadın arkadaşlar da erkek arkadaşların isimlerini öneriyor, illerde, ilçelerden anketlerden bize olumlu sonuçlar gelmesi lazım ki biz belirleyelim” şeklinde cevaplayarak durumun vehametini açıkça ortaya koymaktadır. Açıkçası Kılıçdaroğlu Kadın aday istiyoruz ama kadınlarda o cesaret yok, onlar da erkekleri öneriyor, illerden ve ilçelerden de kadın ismi gelmiyor demektedir. Siz kadınların önünü açacak siyasi yapılandırmayı yapmazsanız, bu yönde uygulamaya gitmezseniz, elbette ki il ve ilçelerden kadın adı gelmeyecektir.

Zaten erkek egemen bir toplumda başka ne beklenebilir. Bir ülkenin ana muhalefet partisi ve kendisine “sosyal demokrat” adlandırması yapan bir partide durum kadınlar açısından böyle ise varın diğer siyasi yapıların durumunu siz düşünün. Bir siyasi parti yöneticisi olarak merkez ve taşra teşkilat yapılanması içinde eğer kadının siyasi yapılanma içinde yer alması için bir yapı örme niyetiniz yoksa bunun bahanesi de tabii ki yukarıdaki verilen cevap gibi olur. Kadınların siyasette yer alabilmeleri için erkek  ağırlıklı feodal düşüncenin baskın olduğu yapılanmanın parçalanması ile mümkün olabilir. Önemli olan bu alanda mücadele edebilmektir.