0
64

Ardanuç’ta Pontid Madencilik tarafından Salınbaş Altın Madeni Projesi hayata geçirilmek isteniyor. İkinci Cerattepe olarak adlandırılan altın madeni projesinden haberdar olan ülkenin dört bir yanındaki Artvinliler harekete geçti. Nisan ayının başında ilk önce Bursa’da Ardanuçlular Kültür ve Dayanışma Derneği’nde bir araya gelen yurttaşlar bugün de Artvin’de Yeşil Artvin Derneği’nde bir araya gelerek projenin Artvin’e vereceği zararı tartıştı.

Ardanuç’ta “İkinci Cerattepe” olarak adlandırılan altın madeni projesi için, Mehmet Cengiz’in birçok projede ortağı olan ve kamu ihalelerinin gözde ismi Özaltın İnşaat harekete geçti. 844 futbol sahası büyüklüğündeki orman ve tarım alanında, siyanür ile birçok kimyasal atık depolanacak. Yerleşim yerlerini tehdit eden altın madeni için bölge halkı göçe zorlanacak.

Artvin Salınbaş Çevre Platformu üyeleri, Yeşil Artvin Derneği’nde yurttaşlarla bir araya gelerek projenin bölgeye vereceği zararı tartıştı.

Düzenlenen toplantıda Çevre Mühendisi Hakan Tekin, CHP Milletvekili Adayı Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Avukat Bedrettin Kalın ve Avukat Özay Özaslan konuşmacı olarak yer aldı.

Çevre Mühendisi Hakan Tekin projenin Artvin’e olan etkilerini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Projenin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına aykırı olduğunu söyleyen Tekin, siyanürlü açık ocak işletmesinden, bölgenin eğimi, yağış rejim ve şiddetli-çok şiddetli su erozyonuna maruz bölge olarak sınıflandırılması nedeniyle yerleşim yerlerinin ve Deriner Barajı’nın maden atıklarından etkilenmemesinin mümkün olmayacağına dikkat çekti.

Zenginleştirme tesisinden çıkan emisyonların iklim krizini tetikleyeceğini, içme ve kullanma sularının yok olacağını, atık suların alıcı ortam için ilave baskı oluşturacak olmasının çevresel boyuttaki diğer önemli etkileri olduğunu vurgulayan Tekin, “Köylerin ekolojik dengesi yok edilerek gelecek nesillere maden arazisi olarak kalması doğru değil. Köylerin; yüzyıllardır yapıldığı gibi doğal dengenin korunarak, tarım ve hayvancılığın yapılabildiği alanlar olarak bırakılması çok daha yararlı olacaktır. Kamu yararı olmayan projeden vazgeçilmelidir. Bugüne kadar yapılmış olan tahribatlar bölge halkının istekleri doğrultusunda onarılmalıdır” ifadelerini kullandı.

CHP Milletvekili Adayı Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, çevresel problemleri anlatırken bu işin sosyal boyutunun çok daha yakıcı olduğunu dile getirerek, “Çevresel problemleri başka bir alanın sunumuyla gidermek mümkün ama insanın anılarıyla, bütünüyle, mezarlarıyla bağlı olduğu yerden ayrı düşmesi, ayrı düşürülmesi büyük bir acıdır. İnsanların bir yerden göçe zorlanması ve göçe zorunlu hale getirilmesinin sebebi ne olursa olsun kabul edilebilir değildir. Bu göç çevresel sebeplerden oluyorsa ve kalan yerler tarumar ediliyorsa, bütünüyle artık yaşam formlarının tamamı insan dahil yaşayamaz hale geliyorsa o yerde bu çok daha büyük bir acı demektir ve sonsuza kadar yaşanacak çevresel bir yük demektir o ülkeye, o yöreye” dedi.

Artvin’de 741 bin hektarlık alanın olduğunu söyleyen Kurdoğlu, “Amerika’daki Yellowstone Milli Parkı kadar alanımız var. Bunun yüzde 71’i madene ruhsatlı. Ormanlarımızın yüzde 54’ü madene ruhsatlı. Korunan alanların yarısından fazlası madene ruhsatlı. İlçelerimizden bazılarının yüzde 92’si, bazılarının yüzde 80’i, bazılarının yüzde 49 ila 51’i maden ruhsatlı. Bu hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir. Çevresel yükünü boş verin, hiçbir şey yapılmayacak olsa da bu alanları sizin kullanımınızdan alıyor olmaları ve tek bir amaca tahsis ediliyor olması, ekonomik olarak da ekolojik olarak da yanlış bir arazi tahsisinin en önemli göstergesidir” ifadelerini kullandı.

Kurdoğlu’nun ardından söz alan Avukat Bedrettin Kalın, mücadelenin nasıl ilerleyeceğine dair açıklamalarda bulunarak, “Çevresele sorunlarla ilgili mücadele 3 başlık altında sürüyor. Bunun birincisi bilimsel ayak. Yapılan herhangi bir çevreye etkisi olacak projenin önce bilimsel anlamda ne ifade ettiğini öğrenmek istiyoruz. Gerçekten de gerek Yeşil Artvin Derneği’nin Cerattepe Mücadelesinde gerekse de diğer birçok HES davalarında ilk önce başvurduğumuz yol her zaman bilim insanları oldu. İkinci ayağı ise sivil toplum hareketini geliştirmemiz gerekiyor. Bu projeden zarar gören bir bütün toplumun kolektif bilinç ve güç birliği içinde meşru ve fiili mücadele sürdürmesi gerekiyor. Madenciliğin girdiği bir alan bir daha iflah olmaz ve vazgeçmeler. Üçüncüsü de hukuki mücadele. Hukuk belirli bir aşamada devreye giriyor. ÇED sürecinin tamamlanması gerekiyor ki ÇED ile ilgili dava açalım. ÇED olumlu karar alındıktan sonra askıya çıkıyor. Askıya çıktıktan sonra 30 günlük bir süre var dava açmak için. Henüz Salınbaş Altın Madeni Projesinde ÇED süreci tamamlanmış değildir. Henüz dava aşamasına gelinmemiştir. Gelindiğinde ise bu 30 günlük süre çok azdır. Çünkü 3 bin, 5 bin sayfalık ÇED raporunun okunarak onun dava dilekçesi haline getirilmesi gerekiyor. Bir avukatın 1 ayını alabilen bir süre oluyor. Dolayısıyla gecikmeden bu örgütlenmeyi yaparak, hazırlıklara şimdiden başlamak gerekir” dedi.

Toplantıda son olarak Avukar Özay Özaslan konuşma yaptı ve Artvin Salınbaş Çevre Platformu’nun oluşumundan bahsederek “Bu proje karşısında yerelden bir ateş yakılması gerekiyordu. Biz de elimizi taşın altına koyduk ve Platformumuzu kurduk. Platformumuzda mühendisler, muhtarlar, avukatlar bulunuyor. Bu proje karşısında nasıl bir mücadele süreci olacak bununla ilgili çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Herkese teşekkür ederiz, herkes desteğini bize sundu. Biz de üzerimize düşeni yapacağız, yapmak zorundayız. Yaşadığımız alanı korumakla mükellefiz çünkü” ifadeleri kullandı.